Medya

İmamdan, “İnsan Hakları” Dersi

1500- 2000 sene önce insanların gündeminde, “İnsan Hakları” diye bir konu yoktu.

  • Kocaeli’nin Karamürsel ilçesindeki Karamürsel Anaokulu’nda Ulucami İmamı Osman Akbaş, anaokulu öğrencilerine “Yardımseverlik ve merhamet” konularında ders verdi. Dersten sonra imam, öğrencilere ikramda bulundu.
  • Mardin’in Midyat ilçesinde 12 Aralık günü, Bağlar Camisi müezzin kayyımı Mirza Koçak, Kocatepe Ortaokulu’ndaki öğrencilere “insan hakları” üzerine ders verdi.
  • Aynı ilçede 9 Aralık’ta İlçe Müftülük Görevlileri, Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi öğrencileriyle birlikte “Yaratılış gayemiz nedir?” konulu sohbet ettiler.

Yukarıda yazdığım etkinlikler Milli Eğitim Bakanlığı’nın ÇEDES projesi kapsamında gerçekleştiriliyor.

Yuh olsun Milli Eğitim Bakanlığı’na!

Yuh Olsun!

Koca bakanlıkta tamamı tamamına 1 milyon 201 bin 138 öğretmen olmasına rağmen “Yardımseverlik, merhamet, insan hakları ve insanın yeryüzündeki yaşamı” konularını anlatacak bir tane bile olsun öğretmen bulunamadığından (!) dolayı Bakanlık, imamlara göreve çağırmış.

Tabii onlar da koşa koşa gidip mini mini öğrencileri bu konularda aydınlatmışlar.

Çok merak ediyorum Midyatlı Mirza Bey, şu “insan hakları” konusunu nasıl anlattı?

İnsan hakları konusu çok çetrefilli bir şey…

Körün fili tarif etmesi gibi herkes, tuttuğu yeri bir şeye benzetmeye çalışıyor.

O yüzden insan hakları konusunda görüşler çok farklı…

Kutsal kitapların değişmeyen yargıları vardır.

Tevrat, İncil ve Kur’an’ı, ilgili peygamberleri tanıttığı zamanlarda Kölelik Sistemi vardı.

Köle sahipleri kölelere hükmediyorlardı ve üç kutsal kitap da köleliği onayladı.

Yüce Yaratıcı, köle sahiplerine sadece, “Onlara, acıyın, merhamet edin!” diyebildi.

Adaletin, merhametin temsilcisi yüce Yaratıcı, köleliği tümden neden yasaklamadı?

Neden, yüz binlerce insanın köle olarak alınıp satılmasına ve öldürülmesine engel olmadı?

Bu sorulara verilebilecek mantıki bir yanıt yok!

Müezzin Mirza Koçak, ‘İslam dininde köleliğin insan hakları içindeki yeri’, konusuna hiç değindi mi acaba?

Osmanlı Devleti’nde köle pazarları vardı.

Kadınlı, erkekli insanlar parayı bastırana köle olarak satılıyordu.

Cumhuriyeti kuran Türk devrimi, köleliği yasaklayarak erkeği- kadını eşit kıldı.

Laik, bilimsel eğitimi gerçekleştirerek eğitim birliğini sağladı.

İnsanı insan edecek bir sürü şey yapıldı ve daha da başka şeyler yapılmaya çalışıldı.

1938’den sonra rotasından saptırılan Cumhuriyet’in ölüm ilanın verileceği günlerin arifesindeyiz.

Şimdi okullarda imamlar çocuklara, “Yaratılış gayemizi” anlatıyorlar.

Yaratılış gayesinin dindeki karşılığı, “Bu dünyanın bir imtihan yeri olarak Müslümanların öteki dünyaya hazırlanması” dır.

Öteki taraftaki yüce yargıya inananların, bu dünyada yaptıkları her türlü adaletsizlikleri, hırsızlıkları, tecavüzleri, yetim hakkı yemelerini, yaptıkları zulümleri nereye koyacağız?

Hayatın her alanının dinselleştirildiği yerden Afganistan, Pakistan çıkar.

Zamanın hiçbir döneminde Afganistan, Pakistan; Anadolu’ya hiç bu kadar yakın olamamıştı. Artık bu ülkeler içimizde bizimle birlikte varlar.

Televizyonda, gazetede, sokakta, verilen bir haberde, çocuğumuzun beslenme çantasında hatta körpecik beyinlerin kıvrımlarında…

Her gün, her saat günlük yaşamımız Selefi bir gericilik tarafından işgal ediliyor.

Amerikalılar Türkiye’ye geldiklerinde ilk el attıkları alan, eğitim alanıydı.

İlk, onu bozarak işe başladılar.

Dinci örgütler, cemaatler eğitimin önemini çok iyi kavradılar ama bizler hiç kavrayamadık.

Şimdi 3-4 yaşındaki çocuklarımıza el atmaya başladıklarında uyanmaya başladık ama çok geç kaldık.

Bu gidişin emperyalistler ve siyonistler tarafından organize edildiği bir proje olduğunu göremedik.

Şimdi su dolu bir kapta ısıtılan kurbağa gibiyiz.

Son bir hamle ile sıçrayarak ya kabın dışına çıkacağız ya da İhvancılar tarafından bir güzel haşlanacağız.

Yazar hakkında

Yağmur Bayraktar

Yorum bırak

5  +  2  =  

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.