Medya

Ümmet Mitingi

Mehmetçik, ümmetçi maceraların aleti olamaz.

Büyük Reis, kültürle ilgili yaptığı her konuşmasında, “En büyük eksiğimiz budur. Her alanda egemen olduk ama eskiye ait kültürü yıkamadık, yerine bir şey inşa edemedik. Sanatta da, kültürde de gelmek istediğimiz yere gelemedik.” diyordu.

Sanatçı olarak; Orhan Gencebay, Hülya Koçyiğit, İbrahim Tatlıses, Yılmaz Erdoğan gibi eyyamcıların dışında başka kişileri kervanlarına ekleyemediler.

Bilim , kültür, sanat alanında ödül verdikleri kişilere bakıldığında vasatın çok altında oldukları ve belli dar bir çevrenin dışında tanınmadıklarını görüyorum.

Yeni bir rejim, eskinin inkarı üstünden yükselir.

Eski rejime ait düşünceler, günlük alışkanlıklar ve onu her gün üreten kurumlar çökertilmeden yeni bir rejim kurulamaz.

Bu konuyla bağlantılı olarak onlara göre, İslam’ın en büyük darbe aldığı gün, yılbaşıydı.

Ne yapıp yapıp, ‘Hristiyan inancının bir davranışı olduğu öne sürülen yılbaşı kutlama alışkanlıklarına bir son vererek ümmet, yeniden İslam’a kazanılmalıydı.

İşte bu kutsal görev için kollar sıvandı.

Tam 308 sivil toplum kuruluşu bir araya geldi.

Filistin’de yaşanan vahşet, ümmetçilere bulunmaz bir fırsat yaratıyordu.

Arkasına emperyalizmi alan siyonizmin, sınır tanımaz katliamlarını televizyonlardan seyreden kitlelerdeki nefret, hazır bir ortam yaratıyordu. Bebek ölüleri, yaralı yüzler, kopmuş organlar, viraneye dönüşmüş evler ve hastane koridorlarında yatan yaralılar en katı insanın bile yüreğini sızlatıyordu.

Kitleler psikolojik olarak tepki göstermeye hazırdı.

Bizim toplumda mağduriyet, her zaman prim yapar.

AKP de kendisini siyasal yelpazede, “darbeci, ikameci anlayışa karşı mazlumların sesi” olarak konumlandırmıştı.

Yürüyüş, miting tarihi, saati olarak 1 Ocak, saat 8. 30 belirlendi. Tam, yılbaşı eğlencelerinden dolayı akşamdan kalmış laikler uykudayken…

Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye ve Yeni Camilerinde sabah namazlarını eda eden Müslümanlar, ellerinde Filistin ve Türk bayraklarıyla akın akın Galata Köprüsü’ne doğru yürüyüşe geçtiler.

Ümmet, AKP liderlerinin başını çektiği kortejle yürüyüşe geçti.

Mitingin adı, “Şehitlerimize Rahmet, Filistin’e Destek, İsrail’e Lanet” olarak belirlenmişti.

Belirlenmişti ama Şehitlerimizi ara ki bulasın.

“Şehitlerimiz, terör” lafları, ümmet mitinginin sadece sosuydu.

Miting kürsüsünden ümmete seslenenlerin yüz lafından 98’i Filistin üzerineydi.

Nitekim kortejin en önünde yürüyen AKP’nin lider tayfasının elinde, çevresinde şehitleri anımsatan bir döviz veya pankart var mı?

Biraz vicdanı olan söylesin.

Yürüyüş yapan ve Galata Köprüsünü dolduran kalabalığın elinde tuttuğu bayrakların oranı, aynı zamanda mitingin de amacını ele veriyor.

Filistin bayrağının yanında Türk bayrağının esamesi okunmuyor.

Gökyüzünden yeryüzüne inerek Yeni Cami tarafına doğru bir bakalım.

Ortada devasa bir Filistin bayrağı ve onu tutan ve yüzünü bayrağa dönmüş insanlar. Elinde, 30×50 Türk bayrağı taşıyan insanların gözleri farkında olmadan iki bayrak arasında kıyaslama yaptıklarında ne düşündüler acaba?

İşte yüz yıllardır Türk insanına aşılanan ve bilinçaltlarına kazınan “Arap milleti bizden üstündür.” düşüncesidir bu.

Bir elinde Filistin bayrağı diğer eliyle de zafer işareti yapan kişi, Hamas veya El Kassam militanı taklidi yapıyor ve bu davranışıyla sol köşede yer alan başörtülü kadının sempatisini kazanmış bile.

Aşağıdaki kadının göğsüne astığı dövizde, “Mehmetçikte bizim Kassamda bizim Biz hep biriz. Birbirimizdeniz. Yaşasın kutlu direnişimiz.” yazıyor.

Taşıdığı dövizdeki yazım yanlışlarının farkında mı acaba? Birçoklarının yaptığı gibi bu dövizi yazan el, “de” bağlacını yanlış yazmış. Nokta, virgüllere değinmiyorum bile.

Dövizde verilmek istenen, “ Mehmetçik de, El Kassam da aynı kutsal davaya hizmet ediyor. Biz İslam ümmetindeniz. Biz aynı amaç uğrunda mücadele eder ve gerektiğinde bu uğurda ölürüz.” düşüncesidir.

Bu düşünce tarihin en büyük yanılgılarından biridir.

Bu düşüncenin yanlışlığını kanıtlamak için yüz binlerce Mehmetçik Arap çöllerinde can verdi.

Dinler ve mezhepler birleştirmez, aksine böler.

Orta Doğu’da Müslüman toplulukları kendisi gibi düşünmeyen ve inanmayan toplulukları din dışı sayarak katletti ve bugün de katlediyor.

İslam uğruna cihat, koskoca bir yalandır.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı döneminde Müslümanlar, Hrıstiyanların kurduğu cephelerde yer alarak birbirlerini öldürdüler. Bugün de İsrail -Hamas çatışmasında İslam ülkelerinin bir çoğu İsrail’in yanında yer alıyorlar. Bu mitingi düzenleyen iktidarın İsrail’le sürdürdüğü ticari ilişkiler konusunda döviz taşıyan kadının bir düşüncesi var mıdır acaba?

Biraz durup düşünseydi, boynuna astığı bu pankartı asla taşımazdı.

Cehalet, insanın en büyük düşmanıdır.

Bazen karşı taraftan kendini göstere göstere gelir ve kendine kılıç sallar. Bazen de bir dost gibi koluna girer ve en çok değer verdiğin kutsalların adına konuşarak seni yeryüzünün cehennemine gönderir.

En tehlikeli olan da budur.

Yazar hakkında

Yağmur Bayraktar

Yorum bırak

45  −    =  38

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.