Medya

Ak Parti’ye çok acil kodlu çağrımdır!

“Yeterince büyük bir yalan söyler ve sürekli tekrar ederseniz, sonunda halk buna inanır.”

Yerel seçimlere az bir zaman kaldı.

Bütün partiler, seçimi kazanmak ve sonuçta avantajlı bir konum elde etmek için var güçleriyle çalışıyorlar ve bu amaç doğrultusunda ellerindeki kozlarını bir bir masaya sürüyorlar.

Kazanabilecak adayları seçmenlere tanıtmaya başladılar.

Bu seçim olayında seçim şarkıları, işin olmazsa olmazı…

Şu 2-3 ay boyunca, seçim şarkılarıyla – kibarca söyleyecek olursak – kafamızı ütüleyecekler.

Ekrem İmamoğlu’nun seçim şarkısını, daha henüz dinlemek nasip olmadı ama Ak Parti’nin seçim şarkısıyla buluştuk.

Ak Parti’nin seçim şarkısı, Azer Bülbül’ün, “Çoğu Gitti, Azı Kaldı” şarkısı seçilip, sözleri değiştirilerek söylenmiş.

AKP İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, şarkıyı kamuoyuna tanıtırken şarkı sözlerini “Çoğu bitti azı kaldı. Bu şehrin her sokağında aşkımızın izi kaldı.” bilgi notuyla paylaştı.

Şarkıyı dinledim ve vasat buldum.

AKP, bu şarkıyla kitlelere ulaşamaz.

Milyonlarca insanın gönlünde yer edemez.

Bu şarkıyı kim bulup partiye kabul ettirdi bilemiyorum ama bildiğim bir gerçek varsa o da, Büyük Reis’e bir kumpas kurulduğunun ilanıdır bu şarkı.

Nasıl yani?” diyenlere hemen söyleyeyim.

Şarkı sözlerinde ne diyor?

Aşkımız erdi bahara

Kışı bitti, yazı kaldı

Kapandı yıllanmış yara

Çoğu gitti, azı kaldı

Kapandı yıllanmış yara

Çoğu bitti, azı kaldı

Sevin, İstanbul’um, sevin

Bu mutluluk hakkın senin

Gönlümüzde hasretinin tadı kaldı, tuzu kaldı…

Şarkı sözleri aynı temada akıp gidiyor.

Allah aşkına söyleyin; böyle mıymıntı aşığın sevgilisine sitem dolu, ağlamaklı yakarışlarına benzeyen sözlerle hiç seçim kazanılır mı?

Bence katiyen kazanılamaz.

Asla kazanılamaz ve payitahtın İstanbul’u yine İmamoğlu’na hediye edilmiş olur.

Böyle seçim kampanyası olur mu?

Böyle seçim kazanılır mı?

Anlaşılan Ak Parti içinde birileri, Reis’imize operasyon çekiyor.

Bence bu şarkı geri çekilip yeni bir şarkı hemen İstanbul halkına sunulmalıdır.

Bu konuda benim nacizane bir önerim olacak.

Geçen gün haberleri izlerken kafamda şimşek gibi bir düşünce çaktı.

Biliyorsunuz; aylardır Dilan Polat haberleri ile yatıp kalkıyoruz.

Dilan Polat’ın o güzelim yüzlük dolarları saçına bigudi yapıp şarkı söylemesi yok mu?

O görüntü, geçim sıkıntısı çeken ve AVM’lerde çılgınlar gibi alış- veriş etmek isteyen biz kadınların kıskançlık duygularını ayyuka çıkarıyor.

Dilan Polat, Türkiye’deki her kadının idolüdür.

Dilan Polat, zamanımızın kapitalist dünyasında yaşayan bir tanrıçadır.

Bildiğiniz gibi tanrıçalar, ulaşılmaz dağlarda, bulutların üstünde yaşarlar ve yedikleri, içtikleri, giydikleri, bindikleri o sıradan insanlara hiç benzemez.

Onlar; tanrıdır, tanrıçadırlar.

Dilan Polat’ın şu anda içerde olasını, bir çelişki olarak görenlere görüşümü hemen açıklayayım. Bildiğiniz gibi mitolojilerde tanrılar ve tanrıçalar arasında çelişkiler, çatışmalar, kavgalar hep olmuştur. Baş tanrı Zeus, bazı tanrıların dolduruşuna gelerek bir çok tanrıyı cezalandırma yoluna gitmiştir.

Bizde de olan budur.

Dilan Polat, bazı tanrıların kıskançlığı yüzünden içerde yatıyor.

Yakında da çıkar.

Tanrılardan, tanrıçalardan haberimize gelecek olursak; “Dilan Polat’ın şirketi, Kağıthane’de yeni güzellik merkezi açtı.” haberi dikkatimi çekti.

Kadınlar, erkekler güzellik merkezinin önünde hep birlikte Dilan Polat’ın seslendirdiği “Enercii” şarkısını söyleyip duruyorlar ve günlerini Dilan Polat’ın videolarını seyrederek geçirdiklerini söylüyorlar.

Şimdi soruyorum; Dilan Polat’ın, “Enercii” şarkısını şu Türkiye’de bilmeyen, duymayan bir kişi bile var mı?

Yoktur!

Allah razı olsun! Şu medyamız sayesinde bu güzel şarkıyı öğrenmiş olduk.

Türkiye’nin gerçek gündeminden çok uzakta yaşayan ve çağ dışı yaşam şeklini benimseyen insanlara biraz faydamız olsun diye şarkıyı aşağıda paylaşıyorum.

Şimdi elinizi vicdanınızın üstüne koyarak söyleyin; Azer Bülbül’ün şarkısı mı, yoksa Dilan Polat’ın mı şarkısı daha güzel?

Tabii ki, Dilan Polat’ın…

Güzellik desen burada var.

Lüks, ihtişam dolu hayat nerede var?

Tabii ki Dilan Polat’ın şarkısında, videosunda…

Hangi kadın böyle bir zenginliği reddeder?

Ak Parti’nin Azer Bülbül şarkısı için çektiği videoda, İstanbul manzaralarının dışında başka bir şey yok!

Ey Ak Partililer!

Manzara karın doyurmaz!

Milletin önüne ulaşmak için çırpındığı bir hedef koymadan seçimi kazanamazsınız!

Bu işleri size ben mi öğreteceğim?

Biraz akıllı olun ve düşünün.

Millet, BİM’den çocuğuna bir gofret bile alamadan kös kös evine gidiyor.

Pazardaki tezgahların sayısı, alış – veriş yapılmadığından dolayı yarı yarıya azaldı.

Millet artık eskisi gibi tüketemiyor.

Tüketemediklerinden dolayı kendilerini tüketerek mutsuz oluyorlar.

Bu durumda onlara özenecekleri bir hedef konulması, seçimlerin kazanılması açısından en doğru karar olacaktır.

Şu andaki şarkı sözlerinde ve videoda bir iki değişiklik yapıldığında muazzam bir iş yapılmış olacaktır.

Öncelikle Dilan Polat, bir gerekçe bulunarak derhal tahliye edilmelidir ve bu sürece katılması mutlaka sağlanmalıdır.

Hapishanelerin anahtarı, kilidi sizde olduktan sonra bu gibi işler çok kolay olur. Muhalefetin eleştirisinden de hiç korkmayın. Bu memlekette insanları domuz bağıyla öldüren Hizbllahçıların hapishaneden salınması sorun olmuyorsa Dilan Polat’ın salınması mı sorun olacak?

Biz işimize bakalım.

Yeniden çekilecek videoda, lüks hayatın altı çizilerek, gözlere iyice sokularak türbanlı, muhafazakar fenomenlerin de katılımı sağlanmalıdır.

Başı açık ve kapalı kadınların el ele görüntüsü ve kıvırması, her kesimden kadının sempatisini de kazanır. Böylece Ak Parti’nin; Beşiktaş, Cihangir, Etiler gibi ayrıcalıklı semtlerde oturan kadınlara da ulaşması sağlanır.

Sizlere bir gerçeği ifade edeyim mi?

Ak Parti, iktidar yorgunluğu çekiyor.

Kitlelerle bağı kesildiği gibi, sokağın nabzını da tutamıyor.

Hayat pahalılığı; Beşiktaş’taki, Kadıköy’deki esnafı da vurdu. Eskiden müşterisi sokağa taşan barlarda, kafelerde işletmeciler şimdi sinek avlıyorlar. Bırak buralarda bira içmeyi, çay bile içmek hovardalık oldu.

Beşiktaş’ın ahalisi bile geçim derdinden dolayı sıkıntı içinde…

Onlara bir umut lazım.

İşte Dilan Polat’ın yaşam tarzı, onlar için ulaşılmaz bir hedeftir.

Bir zamanlar Süleyman Demirel, “Herkese iki anahtar” sloganı ile ev ve araba vadetmişti.

Demirel, herkese ev ve araba verdi mi?

Tabii ki vermedi ama bu sloganlarla seçimi kazanıp cumhurbaşkanı bile olmuştu.

Halk, siyasilerin yalanlarını çok sever. Bu gerçeği bilen Hitler’in propaganda görevlisi Goebbels, “Yeterince büyük bir yalan söyler ve sürekli tekrar ederseniz, sonunda halk buna inanır.” demişti.

Halkımız; hiç çalışmadan, emek harcamadan lüks içinde yaşamak istiyor.

Böyle masal anlatan liderleri de çok seviyor.

Ayrıca, Dilan Polat’ın şarkı sözlerinde muhalefeti yerden yere vuracak sözler de var.

Ne diyordu milli fenomenimiz Dilan Polat şarkısında?

Eğlendiriyor beni dedikodularınız
Yüzüme gülüp ardımdan konuşmalarınız
Ne gözünüz tutar ne de beddualarınız
Çekemeyenler parti kursa kazanırsınız


Görüyorum her köşe başında taklidimi
Utanmadan bir de soruyor benziyoruz di mi
Hadi canım hadi öteye bas geri
Takdir etmek isterdim bu vizyonsuz azmini...

Şarkı sözlerinde bir iki değişiklik yaparak CEHAPE anlayışı, Özgür Özel, İmamoğlu yerden yere vurulabilir.

Bu şarkı çok tutar.

Vallahi de tutar.

Billahi de tutar.

Nerden mi biliyorum. Siz hiç pazara gitmiyor musunuz? Pazar esnafı satış yaparken, “Enerciii, Enerciii” diye bağırarak satış yapıyor. Bir de bu sloganın, şarkının parti şarkısı olduğunu ve Dilan Polat tarafından söylendiğini düşünün.

CHP, ne yaparsa yapsın, ne ederse etsin asla seçimi kazanamaz.

Benden size çok önemli gördüğüm bir öneri…

Bu önerimi ciddiyetsiz bulup kulak arkası ederseniz aynı öneriyi İmamoğlu’na götüreceğim. İmamoğlu, böyle parlak bir önerinin üstüne sazan gibi atlar ve seçimi de kazanır. Hele bir de Belediye Meclisinde çoğunluğu sağlarsa onu hiç kimse tutamaz ve gelecek seçimde Cumhurbaşkanı adayı olur.

İşte o zaman ne olacağını siz düşünün.

Benden size acil kodlu önerimdir.

Ölçün, biçin, değerlendirin.

Bir hafta beklerim.

Baktım sizden haber yok!

O zaman günah benden gider ve ben de İBB’ye giderim.

Bu önerimi İmamoğlu’na kabul ettirip bakarsın İmamoğlu’nun propagandadan sorumlu bakanı bile olurum.

Benden söylemesi…

Karar sizin.

Yazar hakkında

Candan Yılmaz

Yorum bırak

  −  3  =  5

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.