Haberler

Burada Ne Görüyorsun?

“Yok aslında farkımız ama biz Osmanlı Bankası’yız.”

İsviçreli psikiyatr Hermann Rorschach tarafından bulunan ve mürekkep testi olarak da bilinen Rorschach testi, kişinin bilinçaltını ortaya koyan bir testtir.

Psikiyatr, eline aldığı kartları sırayla hastasına sorar ve aldığı yanıtları değerlendirerek bir hükme varır. Tabii ki, bu kartlar tek başına bir şey ifade etmeyip hasta hakkında bazı ip uçları vermede doktora kolaylıklar sağlar.

Aşağıda Herman Rorschach tarafından kullanılan mürekkep lekeli kartları görüyorsunuz.

Mürekkep lekeli soyut kartları bir kenara koyarak size daha somut bir fotoğraf göstereyim.

Bir doktor edasıyla sizlere “Aşağıdaki fotoğrafta ne görüyorsunuz?” diye bir soru sorsam yanıtınız ne olurdu?

Herkes gibi siz de “Afrika’da savanda beş tane aslan, mandayı topluluktan ayırdıktan sonra biri gırtlağına, diğeri götüne dişlerini geçirmiş, arkadaki aslan sırtına atlamak için hamle ediyor, kalan ikisi de ‘Mandanın neresinden tutayım?’ diye hesap yapıyor.”diyebilirsiniz.

Dediklerinizde yerden göğe haklısınız.

Zavallı mandanın hiç şansı yok!

Arkadaki aslan, iki pençesiyle mandanın ayaklarını tutarak hareket etmesine de engel oluyor.

Sizi bilmem ama ben bu fotoğrafta sizin gördüklerinizden daha fazlasını görüyorum.

Fotoğrafa, içim acıyarak bakıyorum, bakıyorum.

Fotoğraf bana “İşte bu Türkiye’nin hâlidir.” diye haykırıyor.

Acaba ben Hermann Rorchach’lık bir hasta mıyım?

Gerçeklikten kopmuş, karanlık girdaplara düşmüş Bakırköylük bir vaka mıyım?

Hayır!

Hayır!

Binlerce kez yine hayır!

Benim gördüğümü siz de görmüyor musunuz?

İşte ortada av olan Türkiye…

Gırtlağından sıkan, bir pençesiyle boynunu kavramış Amerika Birleşik Devletleri…

Götüne dişlerini geçirmiş, bacaklarını kaçmasın diye iyice kavramış; çeteler, yiyiciler, holdingler, sömürücüler…

Sırtına atlayan etnik milliyetçiler, mezhepçiler, tarikatçılar…

“Leşten bize de pay düşer mi?” hesabı yapan sosyal demokrat kurucu partiler…

Zavallı mandanın hiç şansı yok’

Kendi cinsleri de onu yalnız bırakmışlar.

Bu dediklerimde haklı mıyım?

Yoksa, çok mu abartıp hayata karamsar bakıyorum.

Hayır!

Sizlere Türkiye’nin fotoğrafını çekip, önünüze koyuyorum.

İster beğenin, ister karşı çıkın!

Gerçeklik bu, eksiği var fazlası yok!

Güneşli, ılık bir Haziran günü, Özgür Özel’in Kürtçü Rudav TV’ye verdiği demeçte ettiği lafları okuyunca tepemin tası attı.

Cumhuriyet’i kuran partinin lideri, Atatürkçü Özgür Özel, PKK ile bölücülük yarışına girmiş, boyundan büyük laflar ediyor.

Irak’ın Kamışlı kenti ile Mardin’in Nusaybin arasındaki sınırın kalkmasını savunuyor.

“Kürtlerin ve kadınların haklarını savunmak benim vazifem.” diyor.

İyi de Türklerin haklarını savunma görevini Bahçeli’ye mi havale ettin?

Saraçhane meydanında Selahattin Demirtaş’ı kitlelere alkışlattığı için övünüyor.

Selahattin Demirtaş kim?

Aydınlanma, Cumhuriyet, Atatürk düşmanı bir gerici…

Bu tespite karşı çıkanlar, bi zahmet yargılandığı mahkemede yaptığı 100 sayfalık savunmayı okusunlar da görsünler.

Özgür Özel; Erdoğan’la, Bahçeli’yle, Bakırhan’la açılım yarışına girerekana dilde eğitimi ve kapsayıcı vatandaşlığı savunuyor.

“Kapsayıcı vatandaşlık” tanımı, Atatürk’ün tanımladığı Türk vatandaşlığı tanımını reddeder.

Onun için Türk vatandaşlığı tanımına karşı çıkanlar, anayasadan 42. ve 60. maddelerin çıkarılmasını savunuyorlar.

43. ve 60. maddeler çıkarıldığında ilk dört maddenin de bir hükmü kalmaz.

Her zaman söyledik, yine söyleyelim.

Ana dilde eğitim, bir insan hakkı değildir.

Demokrasiyle, özgürlükle de bir ilgisi yoktur!

Bizim ahmak solculara emperyalistlerin, siyonistlerin dikte ettiği bir gerici taleptir.

Ana dilde eğitimi dünyada uygulayan tek bir ülke yoktur.

Ana dilde eğitim, ancak ayrılma koşullarında dile getirilen bölücü bir taleptir.

Atatürk’ün koltuğunda oturan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yetiştirmesi Özgür Özel, arkasına Alman emperyalizminin sosyal demokrasi rüzgarını alarak Sosyalist Enternasyonal tavsiyesiyle Erbil’e, Süleymaniye’ye gidecekmiş.

Orada sosyal demokrat Barzanilerle, Talabaniyle kucaklaşacakmış.

Barış elçisi Özgür Özel, açılım konusunda adeta çırpınıyor.

Bu çırpınması ve çabası DEM Parti tarafında da takdirle karşılanıyor.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, bir konuşmasında “CHP ile Meclis’te 15 yıldan beri tek bir parti gibi hareket ettik.” demişti.

Yıllar önce CHP ve MHP’ye yapılan kaset operasyonları, bugün yapılan açılım projesi içindi.

CHP, MHP içindeki zararlı(!) unsurlar temizlenerek DEM Parti’nin dostu olmaları sağlandı. Onun için Özgür Özel “Kürtlerin taleplerini bağıra bağıra söylemek benim vazifem.” diyor.

“Bağıra bağıra söyle” bakalım.

Belki de Trump’tan, Netanyahu’dan ya da Sosyalist Enternasyonal’den bir barış madalyası bile alabilirsin.

Kim bilir?

Yazar hakkında

Ferit Gültekin

Yorum bırak

15  ⁄  3  =  

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.