Genel Medya

Cadılar Bayramı Coşkusu(!)

Yeni yeni bayramlarımız var.

31 Ekim günü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Cadılar Bayramı coşkuyla ve gösterilerle kutlandı. Başta İstanbul olmak üzere; Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Trabzon, Edirne, Bodrum, Marmaris gibi şehirlerde insanlar bu çok çok önemli günü çılgınlar gibi kutladılar. İstanbul’da Taksim’de, Antalya’da Kaleiçi’nde, Bursa’da Heykel’de sokağa çıkan cadıseverlerin yaptığı çılgınlıklar, futbol taraftarlarının şampiyonluk gösterilerini de gölgede bıraktı. Türkiye’de Cadılar Bayramı’na katılanların sayısı her yıl giderek artıyor, kutlama yapılan iller çoğalıyor. Son yıllarda adından sık sık söz ettiren “ Cadılar Bayramı nedir? Nereden çıktı bu bayram?” gibi soruları soranların merak duygularını gidermek için kısa bir bilgi vereyim.

Avrupa’da, Hıristiyanlık öncesinde çok tanrılı dinler egemendi. Keltlerin yaşadığı Britanya’da 1 Kasım, yaz mevsiminin bitip kış mevsiminin başladığı gün olarak kabul ediliyordu. İnsanlar kötü ruhlardan korunmak için maskeler takıp, ateşler yakıp, törenler düzenliyorlardı. Bu inanışlar ve törenler Hıristiyanlığın kabul edilmesinden sonra da devam etti. Hıristiyan din adamları bu inanış ve törenlerle başa çıkamayınca sonradan gelen her dinin yaptığı gibi eski dinin bazı özelliklerini sahiplenerek kendi kontrolleri altına alma yoluna gititiler. 7. Yüzyılda Papa 4. Boniface, 13 Mayıs’ta kutlanan Azizler Günü’nü 1 Kasım’a taşıdı. Keltlerin eski dini törenlerini Hıristiyanlıkla soslayarak sahiplendi. Yüzyıllar sonra İrlanda’dan, İngiltere’den Amerikaya göç edenler bu tören ritüellerini de götürdüler yanlarında. Amerika’da, önceleri İrlandalıların ve İngilizlerin kutladığı bayram giderek yaygınlaşarak bütün ülkede kutlanmaya başlandı. Dünyanın ekonomik ve siyasi egemeni olan ABD, aynı zamanda kültürünü de ihraç ettiğinden, ABD’ye özenen ülkelerde de Cadılar Bayramı kutlanmaya başlandı.

Türkiye’de yeyip, ABD’de saçanlar(!), derin jet sosyete,Amerikan gönüllüleri diğer ülkelerden geri kalır mı? Hemen durumdan vazife çıkarıp üzerilerine düşen görevleri üstlendiler. Ben de basın görevlisi olarak, ülkemizde neler yapılıp, edildiğini araştırdım. Kim ne dedi? Kim, kiminle kutladı?

Efendim, iki yıl önce Beyoğlu Soho House ve Beykoz Kundura Fabrikası’nda Cadılar Bayramı partisi yapılmıştı. Yapılan bu partiye ülkemizin çok değerli şahsiyetleri katılmıştı. “Kimdir bu değerli şahsiyetler?” diye soracak olursanız, hemen söyleyeyim; başta sosyetemizin hiç gündemden düşmeyen elemanı Şeyma Subaşı, Oğulcan Engin, Gizem Özdilli gibi adını sayamayacağım daha niceleri…

Beykoz Kundura Fabrikası’nın özelleştirilerek kapatılması çok yerinde bir uygulama olmuş, yoksa sosyetemiz Cadılar Bayramı’nı hangi mekanda kutlayacaklardı? Türkiye olarak dünyaya rezil olurduk mazallah!(!)

Geçmişi bırakıp biz bugüne bakalım. İstanbul’lu cadıseverler 31 Ekim’de, saat 21’de Maslak’ta Unıq İstanbul’da orman içinde Pub Story oynarken korkuyu iliklerine kadar hissettiler. Bu arada kurumda çalışan hizmetlilerin söylediğine göre korkudan altına kaçıranlara organizasyon komitesi bedava don dağıtmış.

Saat 22.00 olunca DJ Ali Efe Dinç ve İlker Aksungar’ın eloktronik müziği ile rahatlayan katılımcılar elektiriğin sönmesiyle ortaya çıkan hayaletlerin, iskeletlerin, zombilerin saldırısına uğramışlar. Korkudan küçük dillerini yutanların yanında, bayılanlar, yine altlarına kaçıranlar olunca organizasyon sabaha kadar don dağıtımına devam etmiş. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte eğlence bitmiş. Soranlara katılımcılar; “ Sıçana kadar eğlendik, hem bağırsaklarımızı temizledik hem de unutamayacağımız bir gece yaşadık” diye konuşmuşlar.

İstanbul’un bir başka mekanı, Dada Salon Kaberet’te de Cadılar Bayramı kutlandı. Bildiğiniz gibi mekanın sahibi medyanın yıldızı Okan Bayülgen… Okan Bayülgen, memleketin yetiştirdiği çok değerli şahsiyetlerden birisidir. Entellektüel seviyesi Himalaya Dağı gibidir. Mekanın adını “ Dada” koyarak diğer sanatçılardan(!) olan farkını gösterdi. “ Dadaizim” 1920’lerde ortaya çıkan bir resim akımıdır. Okan, koyduğu bu isimle olsun, yönettiği Metres oyunuyla olsun sanatçı yönünü cümle aleme gösterdi.

Kanal 8’de, Cengiz Semercioğlu, Eylem İpek Şafak ve Seray Sever’in sunuculuğunu yaptığı Gel Konuşalım adlı programa; Semercioğlu oğlu Pars’ı ve kızı Pera’yı çıkardı. Baba Semercioğlu kızına: “ Bugün Cumhuriyet Bayramı. Atatürk ve Cumhuriyetle ilgili ne söylemek istersin?” diye sorunca kızı Pera: “ Onunla ilgili bir şey söylemeyeceğim ama arkadaşlarımdan Arya’ya bir şey söyleyeceğim. Arya lütfen Cadılar Bayramı’nı Cuma günü yapma” diye konuştu.

Kaynak: www.tv8.com.tr

Programcı Seray Sever: “ Ben sana ne diyorum Amerikan emperyalizmi. Çocuklar Cumhuriyet Bayramı yerine Cadılar Bayramı’nı düşünecek halde” diye durumu kurtarmaya çalıştı. Sevgili Seray Sever, Allah aşkına otur da işine gücüne bak! Boyundan büyük laflar etme. Yok “ Amerikan emperyalizmi” falan filan… Bak başın derde girer sonra, sana hatırlatmış olayım. Böyle laflar edeceğine dön de çalıştığın kuruma bir bak! Bir de yaptığın işi sorgula azıcık. “ Çalıştığım kurumda ne var? Ben ne yapıyorum?” diye soracak olursan ben de sana, çalıştığın kurum ve senin yaptığın program; Türk toplumuna özelde çocuklarımıza o söylediğin Amerikanın yoz değerlerini aşılamakla, Cumhuriyet Bayramı’nı unutturup beyinlere Cadılar Bayramı’nı yerleştirmekle görevli olduğunu söylerim. Bir magazin yazısında bu kadar politik cümle yeter, beni daha fazla konuşturma…

Programdaki gaf,bir iki gün konuşuldu ve unutuldu gitti. Sahi, Cengiz Semercioğlu’nun kızının adı Pera’ydı. Pera; eskiden Osmanlı döneminde Taksim çevresinin adıydı. Pera, Yunanca; “ öte, ötesi” anlamına geliyor. Semercioğlu, Türkçe bir ad varken kızının adını niye Yunanca koydu acaba? Neyse biz kendi konumuza dönelim, Cadılar Bayramı / Hallowen diyorduk…

Şarkıcı Berkay’ın sevgili eşi Özlem Ada Şahin, kızı Arya ile bir Cadılar Bayramı etkinliğine katılıp çektirdiği fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşınca takipçileri tarafından şiddetli bir biçimde eleştirildi. Bir takipçisi: “ Çok dinlilik de zor! Ne bileyim Muharrem ayında aşure yapıp Cadılar Bayramı’nda kostüm partisine katılmak da tuhaf hani” diye yorum yapınca, Şarkıcı Berkay’nın biricik eşi artık dayanamayıp şöyle bir yanıt verdi: “ İstediğimi yaparım. Muharrem

ayında aşuremi de yaparım, Ramazan’da orucumu da tutarım, yılbaşını da kutlarım. SAYGI lütfen. Herkes kendinden sorumlu. Ayrıca Türkiye genelinde artık okullarda Hallowen partileri yapılıyor sırf çocuklar eğlensin ve aktivite olsun diye. Abartmayalım. Benim gözümde bunun din ile alakası yok alt tarafı sadece küçük bir eğlence o da Arya eğlensin diye.”

Aldın mı cevabını sevgili takipçi? Öyle olur olmaz her konuda yorum yaparsan lafını ağzına tıkarlar sonra. Özlem Hanımın aklı, düşünceleri gördüğümüz kadarıyla Muharrem ayında dağıttığı nefis aşure gibi olmuş. Ne istersen var içinde… “ Zevkime göre, duygularıma göre, aklıma göre canım nasıl istiyorsa öyle davranırım, size ne?” demek istiyor. İstediği gibi yaşamak, davranmak Özlem Hanımın hakkı… Yalnız “ Türkiye genelinde sırf çocuklar eğlensin, aktive olsun diye” Cadılar Bayramı’nın bu kadar yaygınlaştığını biz görmedik, olsa da hissetmedik doğrusu. Biz, Özlem Hanımdan başka bir Türkiye’de mi yaşıyoruz yoksa?

Şarkıcı Demet Akalın kızı Hira ile Cadılar Bayramı’nı kutladı. Hira adı ile Cadılar Bayramı’nın yan yana gelmesi çok enteresan olmuş. Şarkıcı Berkay’ın eşi Özlem Hanımdaki farklılıkları bir arada yaşama düşüncesi Demet Akalında da var demek ki…

Ünü dünyalara yayılan,gurur kaynağımız, genç kızların sevgilisi Can Yaman, Cadılar Partisine kovboy kıyafetiyle katıldı.

Ayrca Mesut Özil ve arkadaşı Amine Gülşe, Sabancı’lardan Hacı Sabancı, Nazlı Kayı, Gizem Hatipoğlu, Umut Eker, Didem Soydan gibi nice nice ünlü insanımız Cadılar Bayramı’nda boy gösterip, yüzlerine boya sürüp, maskeler takarak arz-ı endam eylediler.

Pek yakında diğer sanatçılarımız(!), ve iş adamlarımız ( ay çok affedersiniz iş insanı diyecektim şaşırdım, cins ayrımcılığı yaptım istemeden) ve toplumun önde gelen şahsiyetleriyle birlikte daha katılımcı, daha yığınsal olarak kutlayacağız bu Cadılar Bayramı’nı. Baksanıza dediklerine göre iş, giderek Türkiye geneline yayılıyormuş. Çoğa kalmaz Ramazan Etkinlikleri gibi Cadılar Bayramı’nı da Sultanahmet Meydanı’nda kutlarsak hiç şaşırmayalım. “ Hayır, bizim memlekette böyle şeyler olmaz” derseniz, fena halde yanıldığınızı ben de size söylerim. Bizde ki gibi bir medya ve onun dediklerini tartışılmaz bir doğru olarak kabul eden insanlar olduktan sonra her şey olabilir. İnsanlarımız, yukarda adı geçen sanatçılarımız(!) gibi çok farklı inanışları, davranış biçimlerini aynı anda savunup uygulayabiliyorlar. Verdiğimiz örnekten yola çıkarak, gelecekte yaşanabilecek şöyle bir öngörüde bulunabiliriz. Sultanahmet’te bir tarafta Ramazan etkinlikleri diğer tarafta Cadılar Bayramı etkinlikleri… Bir tarafta Nihat Hatipoğlu konuşma yapıyor, diğer tarafta cadılar süpürgelerine binmiş, tur atıp duruyorlar. Bir tarafta tevekkül diğer tatafta eğlence… İsteyen istediği yere gitmekte özgür, hatta isteyen biraz oraya, biraz buraya da gidebilir. Kimse kimseye karışmıyor, özgürlük ve hoşgörüyü dibine kadar yaşıyor insanlar. Düşünsenize ne kadar güzel bir ortam. Dünyanın dört bir tarafından gelmiş turistlerde bize katılmış, herkes kafasına göre takılıyor. Olur olmaz her şeye maydonoz olan Avrupa Birliği bile bizi hayran hayran seyrediyor.

Nasıl, gelecekle ilgili tasarımımı biraz arabesk buldunuz değil mi? Ne yapalım, bu ülkeyi yöneten egemenler, başımıza vura vura Müslim Baba’yı ve onun gibileri zorla da olsun sevdirmediler mi? Baksanıza, geleceğe dönük hayal kurarken bile arabesk düşünüp, hayal kuruyoruz. Söylediklerimin saçmalık mı, ya da gerçekçi bir öngörü mü olduğunu bize zaman gösterecek. Gelecekte, 31 Ekim’lerin bize ne süprizler yapacağını hep birlikte yaşayarak öğreneceğiz.

Yazar hakkında

Yonca Fırat

Yorum bırak

  +  40  =  45

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.