24 Mart 2021 tarihli Hürriyet gazetesinde Ertuğrul Özkök, köşe yazısında ilk okullarda okutulan Ant ile ilgili bir yazı yazdı.
Özkök’ün verdiği bilgiye göre Aksoy adlı bir şirket, kamuoyu araştırması yapmış ve halka, “ Siz olsanız her gün okullarda ‘andımız’ı okutur muydunuz?” sorusunu yöneltmiş. Halkın, partilere göre verdiği evet yanıtlarının dağılımı şöyle olmuş:
CHP: [g1_progress_bar stop=”96″ size=”s” style=”simple” direction=”right”][/g1_progress_bar]
İYİ: [g1_progress_bar stop=”92.9″ size=”s” style=”simple” direction=”right”][/g1_progress_bar]
MHP: [g1_progress_bar stop=”83.8″ size=”s” style=”simple” direction=”right”][/g1_progress_bar]
AKP: [g1_progress_bar stop=”74.9″ size=”s” style=”simple” direction=”right”][/g1_progress_bar]
HDP: [g1_progress_bar stop=”39.5″ size=”s” style=”simple” direction=”right”][/g1_progress_bar]
Görüldüğü gibi sonuçlara bakıldığında milletin Türklükle, Atatürk’le bir sorunu yok.
Sorun, toplumun geneli içinde bir avuç olup kendini Türk olarak görmeyenlerde.
Bu kesimlerin siyasette, ekonomide, medyada güçleri çok fazla olduğu için savundukları fikirlerin, toplumun geneli tarafından benimsendiği gibi aldatıcı bir görünüm ortaya çıkıyor.
Partiler, ilgili çevreler gerçek düşüncelerini açıkça ortaya koyamadıkları için de konuyla ilgili olan andımız, 10 yıldan beri devletin çeşitli karar mekanizmaları arasında basket topu gibi elden ele dolaşıyor.
Bir türlü kesin bir sonuç alınamıyor.
İktidar yorgunu olan AKP, artık gündem yaratmada bile zorlanıyor. Ekonomik kriz, bölgesel sorunlar iktidarın belini büküyor.
İktidara olan destek her geçen gün azaldığı gibi stratejik müttefik Amerika’nın yeni seçilen başkanı Biden, dünya liderimizi inatla aramıyor.
Trump’la sık sık görüşmeye alışık olan Başkanımızın doğal olarak bu duruma canı çok sıkılıyor. Duyduğuma göre Sarayda bu durumu gören, hisseden danışmanlar ordusu bu konuyu kendi aralarında değerlendirmişler.
Andımız engelini bir türlü aşamayan Cumhur Cephesi danışmanlarının akıllarına bir çözüm yolu gelmiş.
Şimdi size bir sır gibi saklanan, uygun bir zamanda açıklanması beklenen kararı açıklıyorum.
Bildiğiniz gibi AB ile özellikle de Amerika’nınyeni başkanıyla arayı düzeltmek için yönetim kademelerinde önemli atamalar yapıldı. Yetmedi, adalet reformu yapıldı. Demeç üstüne demeçler verildi, hatta s-400’leri depoya kitleme, anahtarları da Conilere verme önerileri hiçbir işe yaramadı.
Amerika’dan beklenen sıcak mesajlar bir türlü alınamadı.
Tüm çabalar boşa çıktı.
Bol sıfırlı ücret alan danışmanlar yeni çözüm yolları üretmek için beyin fırtınaları seansları düzenlemişler.
Amerika’nın kemikleşen inadını kırmak için kamuoyunda Amerika ve İsrail’e yakınlığıyla bilinen İlnur Çevik’ten üzerinde tartışılabilecek bir öneri gelmiş.
Duyduğuma göre Çevik şöyle demiş:
Biz eskiden Küçük Amerika olma kararını aldıktan sonra Kore Savaşı sırasında Amerikalılardan trompetle çalınan ‘ti’ sesini de almıştık. Bu borazanın sesini yıllarca devlet törenlerinde, okul bayrak törenlerinde çaldık. Çaldıkça duygulandık.
Hatırlarsınız, baba George Bush Özal döneminde Türkiye’yi ziyaret etmişti. Ona düzenlenen törende ‘boru sesini’ duyunca baba Bush: ‘ Oooo! Çok memnun oldum. Demek kültürümüz ta buralara kadar gelmiş.’ demişti.
Arkadaşlar! Geçmişte baba Bush’u, onlardan bir kültür varlığını kullanarak nasıl memnun ettiysek bugün de yine başka bir şeyler alıp kullanırsak Biden’i de memnun edebiliriz.
Şimdi yeni bir hamle yapma zamanı geldi arkadaşlar.
Ben diyorum ki; stratejik müttefikimiz Amerika’nın anaokulundan liseye kadar tüm okullarında okutulan andını alıp mini mini yavrulara okutalım.
Böyle yaparsak Amerikan yönetimini Yumoş dökülmüş çamaşır gibi yumuşatacağımıza canı gönülden inanıyorum.
İkinci olarak, her konuda pürüzlük yapan müzmin muhalefetin, iş Amerika olunca ses çıkarmayıp bizi destekleyeceklerinden adım gibi eminim.
Bu konuşma büyük bir heyecan dalgası yaratınca herkes cep telefonundan Amerika’da okullarda okunan metni aramaya başlamış. En önce bulanlardan biri:
“- Arkadaşlar! Buldum, buldum.”
diyerek okumaya başlamış:
Amerika Birleşik Devletleri’nin bayrağına ve o bayrağın simgelediği Cumhuriyete bağlılık için ant içiyorum. Herkes için özgürlük ve adalete, Allah’ın gözetiminde, bölünmez, tek vatan için.
And bitince içlerinden biri, “Çok güzel valla. Tam bize göre, Allah bile var.” diyerek desteğini sunmuş. Yalnız bir kişi, “ Arkadaşlar, yeni yazacağımız anayasada memleketi eyaletlere bölme düşüncemiz vardı. Bu andın eyalet anlayışıyla tezat teşkil etmez mi?” diyerek endişelerini öne sürünce Yiğit Bulut sözü almış, gülerek:
“ Hiç kaygılanma arkadaşım. Memlekette eyalet de olacak, andımız da. Bak Amerika’da da öyle değil mi?” demiş.
Danışmanlar şimdi toplantı üstüne toplantı yapıyorlarmış. 2023 yılında ilan edilecek Yeni Osmanlı Devleti’nin vizyon belgesinde yer alacak ant konusunun zamanı üzerinde bir uzlaşmaya varılamamış. Kimileri hemen uygulayalım derken bazıları da, “Yeni devlette yeni ant” diyerek 2023’ü işaret ediyorlarmış.