Haberler

Yanlış Hesap Kudüs’den Döner

Siyonizmin gerçek düşmanı Kemalizmdir.

Cumartesi gününden beri televizyonlarda Hamas’la İsrail’in savaşını izliyoruz.

Ortalık yangın yeri…

Atılan bombaların çıkardığı yoğun dumanlarla birlikte ateş kızıllıkları gökyüzünü aydınlatıyor. Hamas’ın Gazze’den attığı roketler, İsrail’in demir kubbesine çarparak yere düşüyor. Bazıları da kubbenin engelini aşarak İsrail yerleşim yerlerine düşünce İnsanlar panik halinde sağa sola kaçışarak kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar.

Tam bir vahşet durumu…

İçeriden çekilen görüntülerde Gazze’de yaşayan insanlar, yıkıntılar arasında ölüme doğru koşuyorlar.

Yandaş televizyonlarda konuşan yorumcular, İsrail devletinin yaptığı vahşete karşı en yumuşak sözcükleri seçmeye özen göstererek salya sümük ağlaşıyorlar.

Güçlü, egemen olanın karşısında, yenilmişin ruh hali, konuşmalarının içine sinmiş.

Ey Siyonizm! Sen ancak öldürmekten anlarsın! Bir gün döktüğün kanda boğulacaksın!” gibisinden üst perdeden söylemlerin yerini, “Çatışan tarafları itidalli olmaya ve barış masasına davet ediyoruz.” diyen konuşmalar almış.

Şu bizim dinciler, ne kadar da İsrail ve siyonizm karşıtıydılar.

Bulundukları her ortamda mangalda kül bırakmıyorlardı.

Ne oldu?

Siyonizm; Arap, Müslüman din kardeşlerinizi bombalarla yok ederken neden gerektiği gibi haykırmıyorsunuz?

Neden sadece koynunuza konuşuyorsunuz?

Hani, gerçeğin karşısında susan dilsiz şeytandı?

Niye kitabın ortasından konuşmuyorsunuz?

Şu bizim dinci taife, yıllardır ellerindeki medya ve para olanaklarıyla her platformda, “Atatürk’ün bir Yahudi ve mason olduğu yalanını söylediler. Akıllarınca Müslüman inançlı insanlarımızın akıllarını karıştırarak kendilerine taraftar toplamaktı amaçları.

Nitekim, kısmen de olsa amaçlarına ulaşıp, çevrelerine taraftar topladılar.

Gerçeğin bir gün ortaya çıkıp kendini kabul ettirme gibi bir huyu da vardır.

Atatürk, Orta Doğu’da kurulmak istenen Yahudi devleti ile ilgili ne düşünüyordu?

Bu sorunun yanıtını Prof. Dr. Anıl Çeçen’in “Ankara Kalesi- İsrail’in Bekası Türkiye’nin Fedası Olamaz” adlı makalesinde buluyoruz.

Anıl Çeçen şöyle diyor:

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk, Birinci Dünya Savaşı sonrası ve İkinci Dünya Savaşı öncesindeki dönemde, İsrail’in Avusturalya’da kurulması gerektiğini söylemiştir. Çankaya köşkündeki akşam yemeklerinden birisinde, Atatürk bu düşüncesini dile getirirken, Siyonizmin kutsal toprakları ele geçirmeyi hedefleyen Büyük İsrail projesinin bir gün kendi kurduğu Türk devletini de tehdit edeceğini çok iyi biliyordu, çünkü bir devlet kurucusu olarak ve askeri eğitimden gelen bir siyaset adamı kimliği ile, jeopolitik biliminin verilerinden çıkan sonuçları tarihsel gerçekleri birlikte karşılaştırarak bir bütünlük içerisinde değerlendirme şansına sahip bulunuyordu. Dünyanın merkezi bölgesindeki bir büyük imparatorluğun çöküşünden önemli dersler çıkaran ve yeni bir dönemde imparatorluk boşluğu alanında bir merkezi devlet kuran devlet aklının hem oluşturucusu hem de temsilcisi olarak, Siyonist proje ile kendi devlet projesinin bir gün karşı karşıya geleceğini çok iyi biliyordu. Bu nedenle, Birinci Dünya Savaşı sonrasında gündeme gelen Yahudi devleti kurma projesine karşı çıkıyor ve Türk devletinin kurucusu olan kendi çevresindeki kadroyu geleceğe dönük olarak uyarıyordu. Kurucusu olduğu ulus devletin sonsuza kadar var olabilmesi için bölgenin gelecekteki durumunu ele alıyor ve bu doğrultuda Siyonizmin Büyük İsrail projesini Türkiye için bir tehdit olarak ilan ediyordu…

Atatürk, Siyonist çevrelerin Orta Doğu’da kurmak istedikleri İsrail devletine yer olarak dünyanın öbür ucundaki Avusturalya’yı adres olarak gösteriyordu. Aynı zamanda mason localarının faaliyetine de son vermişti. Bu hareketiyle de Osmanlı’da çok güçlü olan masonların nefretini de üstüne çekti.

Sonuçta, 1938’de uluslararası bir bir komplo ile Atatürk’ün hayatına son verildi.

Komplonun içindeki İnönü, daha Atatürk’ün cenazesi ortada dururken dostları İngiltere, Fransa ve ABD ile bir dizi anlaşmalar imzaladı ve Atatürkçü kadrolar devletten tasfiye etti.

1948’de kurulan İsrail’i ilk tanıyan ülkeler içinde Türkiye’de yer aldı.

Mason derneğinin kurulması ile ilgili yasak kalktı.

İsrail’in kuruluşundan sonra Orta Doğu’daki gelişmeler Atatürk’ü bir kez daha haklı çıkardı.

Laik, modern bir devlet kurdu diye Atatürk’ü dinsiz ilan eden Arapların başından, Siyonizmin bombaları hiç eksik olmuyor.

Devleti ele geçiren dinci gericilik, Suriye’den Arapları getirerek ve Büyük İsrail projesinin içinde yer alan Şanlıurfa’dan, Harran Ovasından, Hatay’dan, Kilis’den, Gaziantep’ten yabancılara satış yaparak siyonizme hizmet ediyor.

Siyonizmin gerçek düşmanı, gerçek Kemalistlerdir.

Haşimiler, Suudlar ve onların dostları siyonizmin dostlarıdır.

Hamas, İsrail’in kurduğu bir polis örgütüdür ve şu andaki tavrıyla da Filistinlilerin tümüyle yok edilmesine hizmet ediyor.

Türk ulusu, Atatürk’ün ortaya koyduğu laik, çağdaş ilkelere sahip çıktığı oranda bu topraklarda ayakta kalacaktır.

Aynı kural Orta Doğu halkları için de geçerlidir.

Bu halklar; gericiliğin, ümmetçiliğin değil de Kemalizmin ipine sarılırlarsa doğdukları topraklarda insan gibi yaşama hakkını elde ederler. Yoksa bunun tersi bir durumda her gün dinci, mezhepçi çatışmalarda can vermek kaderleri(!) olacaktır.

Yazar hakkında

Ferit Gültekin

Yorum bırak

89  −  80  =  

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.