Medya

İmamoğlu, Ne Okuyor?

Bir insanın kültürü, okuduğu kitaplardan belli olur.

Haberi OdaTV’de gördüm.

Bildiğiniz gibi İmamoğlu, Silivri’de yatıyor.

Uzun bir süre dışarı çıkma ihtimali yok.

Erdoğan, seçimleri garanti altına almak için onu içeri kapattı.

Amerikalı etkili bir senatör, Erdoğan’ın İmamoğlu’na operasyon yapmak için Trump’tan izin aldığını söyledi.

Türkiye’de olmayan demokrasinin askıya alındığına göre demek ki, karanlık günler bizleri bekliyor.

İmamoğlu da benim gibi düşünüyor olsa gerek, cezaevinde kendine göre bir çalışma düzeni oluşturmuş.

Ziyaretine giden Mustafa Balbay’ın demesine göre İmamoğlu “Şu duvarlar var ya, şu duvarlar bana teferruat, ben hapishaneye sığmam!” demiş.

Hazret, biraz daha coşsa Nazım Hikmet gibi içerden;

O duvar

o duvarınız,

vız gelir bize vız!


diyecek.

Mustafa Balbay’ın açıklamasına göre İmamoğlu, içerde kitap okuyormuş.

Nazım Hikmet’in “Bütün Şiirleri” kitabı, başucunda duruyormuş.

İmamoğlu’un “Şu duvarlar var ya şu duvarlar” haykırışının esin kaynağını Balbay’ın açıklamasından öğrenmiş olduk.

İmamoğlu, İBB’nin bastırdığı resimli, belgeli Nutuk’u, Kur’an-ı Kerim’in adaletle ilgili bölümlerini ve Hacı Bektaş-ı Veli ile ilgili bir kitabı okuyormuş.

Güzel.

Tutuklu Başkan okuduğu Nutuk’la Atatürkçülere, Kur’an-ı Kerim’le dindarlara, Hacı Bektaş-ı Veli ile de Alevilere mesaj göndererek gönüllerine giriyor.

Çok güzel!

İyi güzel de aklıma bir soru takıldı.

İmamoğlu’nun listesinde Kürtler niye yok!

O Başkan ki, Türkiye’deki etnik grupları sayarken önceliği mutlaka Kürtlere veren ve olur olmaz nedenlerle soluğu Diyarbakır’da alan biri nasıl olur da Kürtleri unutur?

Unutmaz!

Neden acaba?

Ahmed-i Hani’nin Memû Zîn kitabını bir kez daha okuyorum. Bu eserdeki aşk bana direnme gücü, yaşama sevinci veriyor.” diyebilirdi.

Ne bileyim; “Şeref Han Bitlisi’nin Şerefname’sini okuyorum.” diyerek Kürtlerin de gönlüne girebilirdi.

Ama demedi.

Kürtlerin adını hiç ağzına almadı ve onlara hiç mesaj göndermedi.

Neden?

Bu ara Kürtlerin gönlünü, onu içeri tıkan Erdoğan’a ve Bahçeli’ye kaptırmış olmasından dolayı olabilir mi?

Bence olabilir.

Duyduğumuza göre DEM Parti, saraya iki ucu yanık mendil bile göndermiş.

Yani anlayacağınız arada kara sevda halleri var.

Bu yüzden yanlış anlaşılır diye Kürtler, CHP’nin düzenlediği eylemlerin 10 kilometre yanına bile yaklaşmıyorlar.

Ha! Bir de…

Nefes gazetesi köşe yazarı Aytunç Erkin’in 1 Nisan tarihli “İmamoğlu’nu aşan ‘kim bu gençler?’ başlıklı yazısında dile getirdiği bir saptama var.

Toplum Çalışma Enstitüsü’nün Ankara’daki eylemci gençlerle yüz yüze yaptığı araştırmaya göre gençler, %60,6 ile gelecek kayısından dolayı eylemlere katılmış.

Ekrem İmamoğlu’na yönelik yapılan uygulamaları protesto edenlerin oranı ise 11,1’de kalmış.

Eyleme katılan gençlerin %55,6’sı kendini Atatürkçü, %16,9’u Milliyetçi, %10,1’i Sosyalist, %9,7’si, Sosyal Demokrat olarak tanımlamış.

Eylemcilerin %72,5’i kendini Atatürkçü ve Türk Milliyetçisi olarak tanımlamış.

İstanbul’daki eylemlere katılan gençlerin ellerindeki Atatürk’lü bayraklar, Apo alayhine atılan sloganlardan Ankara’daki gençlerle aynı duygu ve düşünceleri paylaştıkları tespitini yapabiliriz.

Türk Gençliği, 100 yıl sonra Sevr’in konuşulduğu bugünlerde Atatürk’ten ve ulus devletten yana tavır alıyor.

Bu tavrı, “eşit vatandaşlık”, “Kürtler ne isterse bir fazlasını biz vereceğiz.” diyen ve Şeyh Sait’in acısının derdine düşmüş CHP Yöneticilerinin de dikkate alması gerektiğini düşünüyorum.

Peki, dikkate almayıp dediklerinde ısrar ederlerse ne olur?

Ne olacak, mücadelenin rüzgarı onları Sarayın kapısına doğru hızlıca süpürür.

İçerde yatan ve kitle desteği arayan İmamoğlu da gençlikteki bu farklılaşmayı gördüğünden olsa gerek eski söylemini değiştirmeye başladı, Saraya iki ucu yanık mendil gönderen DEM ve kitlesini görmemezlikten geldi.

Yazar hakkında

Candan Yılmaz

Yorum bırak

9  +  1  =  

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.