Haberler

Ey Tarikatlar… Ey! Cemaatler…

Kabahatin çoğu sende canım kardeşim…

Lütfen, kapak fotoğrafına dikkatle bakın.

Yere zorla yatırılmış ve omuzuyla karışık boynuna basılmış adamın aklından neler geçiyor acaba? Kıraç, tozlu, topraklı yerde yatarken az önce elinde tuttuğu bayrağın plastik sopası, burnunun ucunda aynı onun gibi yatıyor. Yaşadığı toprakların şekli de yüzüne yansımış ve suya hasret topraklar gibi derin çizgiler oluşmuş. Alın bölgesinde, gözünün altında ve görünen kısmıyla yanağında derin yarıklar var.

Kim görse bu fotoğrafı, ‘Bu adam, 70-80 yaşlarında’ der.

Oysa daha 60 yaşında…Yıpranmış, ihtiyarlamış bir yüz.

Bu fotoğrafın olduğu haber, 2 Eylül 2020 tarihinde https://tr.sputniknews.com sitesinde yer aldı.

Boş gözlerle, askerin postalının yanı başında toprağa tutunup yaşama savaşı veren bitkiye doğru bakan bir Filistinli. Dünya Barış Günü’nde İsrail’in işgal altında tuttuğu Batı Şeria’nın Şufa bölgesinde Yahudi yerleşimlerine karşı düzenlenen protesto gösterilerinde İsrail askeri göstericiyi yere yatırmış kelepçeleyip gözaltına alıyor.

Göstericinin adı, Hayri Hanun.

Hayri Hanun önce gözaltına alınıp sonra serbest bırakılıyor.

Fotoğrafı Amerika’da boynuna basılarak öldürülen siyah George Floyd’a benzetilerek bazı haber sitelerinin sayfalarında haber oluyor.

Filistinli Hanun, kendisiyle konuşan haber muhabirlerine, “Toprağımızı korumak ve yerleşim birimi inşaatına karşı çıkmak için gittik. Silah taşımıyorduk. Filistin bayrağı taşıyorduk. Bedenlerimizle ve sesimizle, bombalara ve mermilere karşı durduk.” diyor.

Bu fotoğrafta ise Filistinli kadın, İsrail güvenlik güçlerince tekmeleniyor. Buna benzer görüntüleri sık sık televizyonlarda yıllardır görüyoruz.

İsrail tekmeliyor, İslam alemi kınıyor.

İsrail öldürüyor. İslam örgütleri seyrediyor.

Yıllardır aynı sahneleri izlemekten yorulduk artık.

Son iki gündür İsrail; Ramazan, Kadir Gecesi dinlemeden Mescid-i Aksa’ya saldırdı. Cami içinde ibadet eden Müslümanlara; göz yaşartıcı bomba, plastik mermi atıp cemaati yerlerde sürükledi.

İsrail’in Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine Süleyman Mabedi’ni dikeceği söyleniyor.

Diker mi? Diker!

Var mı bu duruma ciddi olarak itiraz eden?

Yok!

İsrail de bunu bildiğinden dolayı pervasızca her istediğini yapıyor.

Ben sizlere olacak olanları hemen söyleyeyim.

Müslüman bir ülkenin çağrısı üzerine Birleşmiş Milletler Örgütü hemen toplanacak. İsrail’i kınayan bir karar tasarısı ezici çoğunlukla onaylanacak.

Bu karar tasarılarından BM’nin arşivlerinde tonlarcası var. Hepsi de İsrail nezdinde birer kağıt parçasından ibaret.

Ardından İslam Ülkeleri ve Arap Birliği aynı BM gibi kararlar alıp dağılacaklar.

Sonra… Sonrası yok!

Şimdiye değin hep böyle oldu ve bundan sonra da böyle olacak!

1930- 1940’lı yıllarda Orta Doğu’da İsrail’in kurulması çalışmaları yapılırken Atatürk bu projeye şiddetle karşı çıkmıştı. Emperyalizmi, Yahudi fanatizmini ve Arap gericiliğini çok iyi tanıdığından daha o günlerden bugünleri görmüştü. “Bir Yahudi devleti kurulacaksa ancak insanlardan uzaklarda, örneğin Yeni Zellanda gibi bir yerde kurulabilir.” diyordu.

İsrail, Yeni Zellanda’da değil de Orta Doğu’da kurulunca onun dediklerinin tümü doğru çıktı.

İsrail, acımasızca Filistinlileri eziyor.

Türkiye’de, İsrail’in kontrol ettiği tarikatlardan, cemaatlerden bir ses sada yok!

Atatürk’e, Cumhuriyet’e ağız dolusu küfür eden Menzilciler, Fetöcüler, İsmailağa, Nakşibendiciler, Cübbeliler, Cübbesizler, Sarıklılar neredesiniz?

İsrail’e ciddi bir laf edip tavır almanız gerekmez mi?

Yapacağınız şey, yine aynı Arap Birliği Örgütü’nün yaptığı gibi olacak.

Kuran, “Yahudilerden, Hristiyanlardan dost edinmeyin…” diyor.

Siz ne yapıyorsunuz?

Yahudilerle ortak holdingler, şirketler kurup yeşil Dolarları istif edip duruyorsunuz.

Ondan mı sesiniz çıkmıyor?

Bazıları, “Müslüman alemi, haritada bir pul gibi gözüken İsrail’le bir türlü neden başa çıkamıyor.” diyor.

Çıkamaz.

İslam ülkelerinde böyle yöneticiler ve bu anlayış olduktan sonra her gün İsrail’den dayak yerler.

Fazla zaman geçmedi. Orta Doğu’daki Müslüman ülke yöneticilerinin çoğu daha 5-6 ay önce toplanıp İsrail’in liderliğini kutsamışlardı.

Kudüs’ün, İsrail’in ebedi başkentleri olduğunu tescil etmişlerdi.

Bu fotoğrafa dikkatli bakmanızı istiyorum. Fotoğraf bize İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu çok güzel özetliyor.

Bu bir Kabe fotoğrafıdır.

Burada “Kabe nerede?” diye sorabilirsiniz.

Yardımcı olayım. Fotoğrafın en altında yuvarlak içinde cim içinde bir nokta gibi duruyor.

Aşağıda yer alan Allah’ın evi.

Hemen yanı başında bir heyula gibi dikilenler ise Suudların evi.

Hangisi ihtişamlı?

Tabii ki Suudların olanı…

Allah’ın evi, Suudların evleri altında ezilmiş, neredeyse yok olmuş.

Allah’ın, dinine, onun kutsalına hakaret eden Suud hanedanının kökeni, tarihi olarak Yahudilere dayanıyor.

Merak edenler araştırsın.

Pul kadar” İsrail’in gücü işte buralardan geliyor.

Kabe’nin çevresinin düzeni de Yahudilerden soruluyor ve bütün İslam dünyasını İsrail düşüncesi yönetiyor.

İsrail’in pervasızlığını işte buralarda aramak gerekiyor.

Her yıl Hac ibadetine giden milyonlarca Müslüman başını yukarı kaldırıp gökdelenlerle Kabe arasında bir bağlantı kurup, gerçeği göremiyor. Aksine “Vay be! Şu Araplar ne binalar yapmışlar. Helal olsun onlara…” gibi saçma cümleler kurup imanlarını da yıkıyorlar.

Tevrat’ın Rabbi İsrailoğulları’na, başka halkların yaşadığı toprakları vaat etmişti.

Kırmızı çizgilerle çizilmiş alanın içine bizim ülkemizin neredeyse dörtte biri giriyor.

Çok iyi başlanmış GAP Projesi neden bitirilmedi?

GAP’ın olduğu alanlardan kimler toprak satın alıyor?

Iğdır Ovası İsraillilere satıldı” deniyor.

Trakya topraklarını kimler alıyor?

Madenler, Şirketler, Bankalar,deniz kıyıları kimin eline geçti?

Yazının başında İsrail’li bir askerin dizleri altında yatan Filistinli HayriHanun, “Toprağımızı korumak ve yerleşim birimi inşaatına karşı çıkmak için gittik. Silah taşımıyorduk. Filistin bayrağı taşıyorduk. Bedenlerimizle ve sesimizle, bombalara ve mermilere karşı durduk. Yaşlı birkaç kişi olarak yürüdük, askerlerin bize saldırmayacağını düşünmüştük, yanılmışız…” diyordu.

Toprağını yabancıya satanHayri Hanun’un yüzüne dikkatle bakın. Akıllı insan, başkalarının başına gelen kötü olaylardan dersler çıkarıp aynı hataları yapmayandır. Aklını kullanmayıp ruhunu, bedenini şeytana satmış tarikat, cemaat liderlerine, bir takım siyasilere destek verenleri de Hayri Hanun gibi bir son beklediğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım.

Yazar hakkında

Candan Yılmaz

Yorum bırak

  −  1  =  1

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.