Haberler

Köydeki Porscheler

Ayranı var içmeye, Porsche ile gider gezmeye…

Yaklaşık bir aydır Diyarbakır’ın Tavşantepe köyünde işlenen cinayeti konuşup duruyoruz.

Yayın yasağı konulduğu için içeriden sızdırılan bilgiler ışığında herkes aynı lafları edip duruyor.

Çevir çevir aynı hikaye…

Farklı bir laf eden yok!

Devlet yetkililerinin yaptıkları açıklamalardan, ailenin ve köyde yaşayanların gözden çıkarıldıklarını anlıyoruz

Narin’in köyde kılınan cenaze namazına katılan devlet yetkilileri, aile ve köylülerle yan yana gelmek istemediler.

Bu davranışlarıyla soruşturma tutanaklarını okuyan, işin aslını bilen devlet ricali, aileyi ve tüm köylüyü suçlu ve lanetli ilan etmiş oldular.

Son yıllarda yapılan seçimlerde köylülerin, AKP, Dem Parti ve Hüda-Par’a oy verdiklerini biliyoruz.

Köyde Hizbullahçıların ve PKK’nın varlığı bir gerçek.

Geçmiş yıllarda yapılan Hizbullah soruşturmasında köye polis karakolu kurulması üzerine o dönemin muhtarı, Köyde bulunan polisler nedeniyle kadınlar ve çocuklar sokağa çıkamaz oldular. Köyde bu yüzden cinayet çıkacak.” diye konuştuğu videolar ortaya çıktı.

Ne alaka?

Köyde polis var diye niye cinayet çıksın?

Kadınlar ve çocuklar polis var diye niye sokağa çıkamasın?

Bi garip mantık(!)..

Polisin, jandarmanın Hizbullah operasyonları yaptıkları dönemde köyün girişine kurulan karakola Hizbullahçılar silahlı saldırıda bulunmuşlardı.

Hizbullah operasyonlarına son verilip polis karakolunun kaldırılmasından sonra köyde bazı şüpheli ölümler meydana gelmiş.

Şimdi bir sürü isim verilerek o kişilerin de ölümlerinin soruşturulması isteniyor

Köy, köy değil…

Kenarda köşede kalmış bir yerleşim yerinde yaşayan tüm insanların sapık, cani olmasını işleyen korku filmlerini hatırlatıyor bizlere.

Kimse konuşmuyor.

Herkes suça ortak olmuş.

Anlatılan bilgi çöpleri arasında bir şey dikkatimi çekti.

Halk TV Muhabiri Ferit Demir, köyde 3 tane Porsche marka araç gördüğünü söyledi.

Porsche deyip geçmeyin, ikinci elin fiyatı bile 5 milyondan başlıyor.

“Köyde bulunan Mercedesleri saymadım.” diyor Ferit Demir.

Nasıl olduysa olmuş adeta Tavşantepe köyüne lüks araçlar yağmış.

Öldürülen Narin’le aynı soyadını taşıyan kişilere ait Diyarbakır ve İstanbul’da açılmış onlarca lüks araç galerileri de ortaya çıktı.

Bu Porschelerin, Mercedeslerin parası nereden geliyor?

Aslında yanıtlanması gereken önemli sorulardan birisi de budur?

Köyde mısır, pamuk yetiştirip satarak bu kadar zenginliğe ulaşılamaz.

Benim sorduğum bu basit soruyu keşke bir savcı, gözaltına aldıklarına sorsa ve iz sürse…

Ama soramaz ve iz süremez.

Bu yüzden de Güney Doğu’da değişen hiçbir şey olmaz.

Ağa, şeyh, şıh, mele, kanaat önderi, tarikat, cemaat, PKK, Hizbullah gibi yapılar, hacı efendinin 99’luk tespih taneleri gibi yan yana dizilerek varlıklarını her zaman sürdürürler.

Bu yapılar, bu kurumlar aynı zamanda emperyalizmin ve siyonizmin de gözdeleri oldukları için onlara hiç kimse dokunamaz.

Diyarbakır’dan biraz aşağılara yani Suriye’ye, Irak’a, Lübnan’a, Ürdün’e doğru indiğimizde hacı efendinin tespih tanelerini, isimleri değişmiş olarak görürüz.

Küçük Narin’e kıyanlar ortaya çıkartılıp suçlular cezalandırılır mı?

Benim bu soruya yanıtım, kesinlikle olumsuzdur.

Uzun uzun yargılamaların sonunda birkaç kişiye ceza verilerek dosya kapatılır ve oradaki çağ dışı yapı olduğu gibi korunur.

Emperyalizmin ve siyonizmin politikası oralarda egemen olduğu müddetçe; ağalar, şıhlar, meleler, aşiret, Hizbullah ve PKK varlıklarını sürdürürler.

Küçük Narin’den birkaç yaş daha büyük olan kız çocukları gelin olarak yetişkin erkeklere veriliyor.

Güney Doğu’da çocuk gelin gerçeği, apaçık ortada duruyor.

Bir ara Sezen Aksu’ya, bu sorunla ilgili olarak “Kardelenler” adlı bir şarkı yazdırılmıştı.

Şarkının videosunda oynayan kız, sonradan kalkıp da Amerika’ya giderek 80- 90 yaşında zengin bir Amerikalıyla evlendi ve videonun senaryosunu gerçek kıldı.

Küçük Narin’in tabutu üstüne konan gelin duvağını köydeki insanlar, devlet büyüklerinden hiçbiri yadırgamadı ve karşı çıkmadı.

“Sekiz yaşındaki bir kızın tabutunun üstünde duvağın ne işi var?” demediler.

Her şeye karşı çıkan bizim feministler, işin ucu Kürtlere dokununca sustular.

Türkiye’de her yıl, 100 binin üstünde çocuk doğum yapıyor.

Suriyelilerin çocuk yaştaki evlilikleri, kayda bile geçmiyor ve bu yapılan evliliklerden doğan çocukların sayısı bir sır gibi saklanıyor.

Türkiye her geçen gün biraz daha Afganistanlaşıyor.

Türkiye’de yaşayan Narinlerin, Kardelenlerin kurtuluşu ne dinci gericilikte ne de ayrılıkçı Kürt milliyetçiliğindedir.

Emperyalizmin ve siyonizmin bize giydirmek istediği deli gömleğini yırtarak ulus devlet temelinde Cumhuriyet ve aydınlanma değerlerine sahip çıkarak ancak kurtuluşumuzu sağlayabiliriz. Orta Doğu cehennemi koşullarında bize başka bir kurtuluş yolu da gözükmüyor.

Yazar hakkında

Candan Yılmaz

Yorum bırak

30  −  29  =  

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.