Medya

Güvenme Dostuna, Saman Doldurur Postuna

Vatandaşın güvendiği dağlara kar yağdı.

Bir atasözünü başlığa taşıyarak yazıya başladım.

Atasözleri, bildiğiniz gibi binlerce yıllık inançları ve değer yargılarını içlerinde barındıran anlamlı sözlerdir. Bir Sümer atasözü, “Bir efendin olabilir bir kralın olabilir, ama asıl korkulacak adam vergi memurudur.” der. Vergi konusu, binlerce yıldan beri vergiyi ödeyene hep sıkıntı yaratmıştır. İngiliz vatandaşı olan Mehmet Şimşek’in zengin iş adamlarının vergilerini silip yoksul insanlara ek vergiler yüklemesi her ne kadar adalet duygumuzu zedelese de içinde yaşadığımız sistemle uyumlu olan bir karardır. İnsanlar arasındaki üretim ilişkileri, üretim şekli değiştikçe fikirler de değişir. Bir dönem genel doğru olarak benimsenen bir fikir, zaman içinde yanlış bulunarak terk edilir. Bu duruma uygun en iyi örnekleri de atasözleri içinde buluruz.

Bal tutan parmağını yalar.” sözü, karar organında bulunan kişilerin cebini doldurmasına onay verir.

Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceksin.”

Baldız baldan tatlıdır.”

Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün.”

gibi atasözleri, günümüzde geçerli olan düşüncelerle çeliştiği için olumlu bulunmaz.

Başlıkta yer alan “Güvenme dostuna, saman doldurur postuna” atasözü de dost gibi görünen kişilerden yenilen kazıkları ifade eder.

İnsanların bir çoğu çok yakınlarından gördükleri kötülüklerden dolayı pek çok sıkıntı çekmişlerdir.

Atasözleri üstüne bunca sözü niye ettim?

Asal Araştırma Şirketi’nin yakın zamanda 2 bin katılımcıyla gerçekleştirdikleri bir araştırmanın sonuçları önümde duruyor.

Konu; yurttaşların kamu kurumlarına duyduğu güven…

Vatandaş, hangi kamu kurumuna ne kadar güveniyor?

Alın işte sonuçlar:

  • Ordu: %19,7
  • Polis: %16,5
  • Cumhurbaşkanlığı: %11,1
  • TBMM: %10,2
  • Bankalar: %4,2
  • ÖSYM: %4,0
  • YSK: %3,5
  • Belediyeler: %2,9
  • Diyanet: %2,0
  • Yargı: %1,4
  • Politikacılar: %1,0
  • Medya: %0,9
  • Hepsine güveniyorum: %4,4
  • Hiçbirine güvenmiyorum: %18,2

AKP, 22 yıldan beri iktidarda ve Ana Muhalefet Partisi de onun her türlü uygulamaları konusunda denetleyicisi…

Yukarıdaki yüzdelik oranlar, vatandaşın AKP ve CHP’ye gösterdiği kırmızı karttır.

Vatandaş, “Ben, iktidardaki partiye de, muhalefete de ve bize hizmet ettiğini öne süren kurumların hiçbirine de zerrece güven duymuyorum.” diyor.

Bir sülük gibi kanını emen bankalara,

Soruları çalıp, yandaşa el altından veren ÖSYM’ye,

Adaletin terazisiyle oynayıp, yandaşa, güçlüye, zengine uygun kararlar alan yargıya,

Karun gibi zenginlik içinde yaşayıp saltanat süren, Cumhuriyetin kurucusuna hakaret eden Diyanete,

Bu iktidarın yalakası yandaş medyaya,

Başkana uygun kararlar alırken yasaları çiğneyen YSK’ya,

Arpalığa dönüşmüş olan Belediyelere,

‘Bu rezil sistemin devam etmesini sağlayan yandaş ve muhalif politikacıların hiçbirine güvenmiyorum’ diyor.

En çok güven duydukları ordu ve polis konusunda bile vatandaşın duygularında samimi olduklarını sanmıyorum.

Ama ne yapsınlar?

Elleri mahkum…

Orduya, polise de güven duymazlarsa gece yastığa başlarını koyduklarında nasıl rahat uyuyacaklar?

Listenin en altlarında yer alan “Hiçbirine güvenmiyorum: %18,2” oranı, çok yüksektir.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu göstermesi açısından önemlidir.

Türkiye, uluslararası bir plan doğrultusunda iktidarın ve muhalefetin marifetiyle bu duruma getirildi.

İktidardaki; yıktı, yaptı, çaldı, çırptı, sattı, kaptı…

Muhalefetteki; sustu, seyretti, uyudu…

Yıllar su gibi akıp geçti.

Geldik bugünlere…

Görünen bu tablo, tam bir çözülme ve dağılıştır.

Bu sonuçların oluşmasında emeği geçen her türlü resmi ve özel kişiler, kurum yetkilileri, politikacılar yarattıkları bu tabloya bakarak uygun gördükleri yerlerine kına yaksınlar demekten başka bir şey gelmiyor elimden.

Yazar hakkında

Yonca Fırat

Yorum bırak

  ×  9  =  72

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.