Genel

Yere Çakılan Ne?

Batan TL midir yoksa Türkiye midir?

Son zamanlarda TL, tüm yabancı paralar karşısında hızla değer yitiriyor.

Çarşı – pazardaki söylemiyle “dolar yükseliyor, TL yere çakılıyor

Doların yükselişi sürdükçe her türlü ticari ürüne durmaksızın zam yapılıyor.

Ticaret yapan kişiler sattıkları ürünlere döviz kuru gibi her an değişen fiyat politikası uygulamaya başladılar ve son günlerde de sattıkları ürünleri dolar ve euro ile fiyatlandırmaya başladılar.

Neredeyse her şeyin bedeli kartla ödenir hale geldi.

Atatürkçü(!) İstanbul Büyükşehir Belediyesi otoparklarında Türk Lirası ile ödeme kabul edilmiyor.

Her türlü parasal alışveriş kredi kartları ile küresel sisteme bağlandı.

Ulusal egemenliğin en önemli göstergelerinden biri devletin kendi adına para basmasıdır.

Eski dönemde küçücük sultanlıklar, prenslikler bile para bastırıp o topraklar üzerinde egemen olduklarını yedi cihana ilan etmişlerdi.

Türkiye’de Türk Lirası, hızlı bir biçimde tedavülden kalkıyor.

Bugün küresel sistem, ulus devletin ayağının altındaki halıyı çekerek varlığını sorgular hale getirdi.

Bizim ülkede başkan konuşuyor.

Dolar yükselip, TL çakılıyor.

Başkan konuşuyor.

Ülke ekonomisi dağılıyor.

Başkan konuşuyor.

Yoksul daha yoksul, zengin ultra zengin oluyor.

Konuşanlar ise, kapitalizmin faizini İslamla açıklamaya çalışıyorlar.

Bir alanda uygulanan faiz, inatla düşürülmeye çalışılırken diğerinin adı bile anılmıyor.

Türkiye’yi soyan, kanını emen yurt dışı merkezlere her yıl oluk oluk milyar dolarlar akıtılıyor.

Türkiye’nin bu resmini gören bazı aydınlarımız, “Recep Tayyip Erdoğan’ın İslami faiz takıntısı yüzünden ülke ekonomisi batıyor.” diyorlar.

Hayır!

Ortada bir faiz takıntısı yok!

Uygulanan bu siyasi- ekonomik politika ile Türkiye Cumhuriyeti yıkılıyor.

Türkiye’nin tüm maddi zenginlikleri yabancıların eline geçiyor.

Topraklarımız yabancılara satılıyor.

Türkiye’nin tapusu başkalarının eline geçiyor ve bizler bu topraklarda hızla Filistinlileşiyoruz.

Anadolu, Türk ulusunun elinden alınıyor.

Türkiye’yi yönetenler övünerek, “Avrupa’nın Çin’i olacağız.” diyorlar.

Yani karın tokluğuna çalışan, yeni köleler…

Küresel sistem ve onun işbirlikçi dinci iktidarın bizi getirdiği yer kölelik…

Köleler sisteme ayak uydursun diye topluma verilen dinin dozu durmadan arttırılıyor.

Son yapılan Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararla dini eğitimin yaşı 4’e indirildi.

Son yıllarda büyük alt üst oluşlar yaşıyoruz.

Tüm bu olumsuzluklardan kurtulmanın yolu; her türlü emperyalist çevreyi reddeden gerçekten demokratik, bağımsız bir Türkiye’yi kurma hedefine sahip olmaktan geçiyor.

Türk ulusu, kendiliğinden de olsa yaşadıklarından, gördüklerinden çıkış yolunun kemalizmden geçtiğini görüyor.

Son araştırmalarda Atatürk’e yönelme %80 – 90’lara dayandı.

Sırtlanlar, çakallar yüzlerine birer Atatürk maskesi takmışlar körpe kuzulara meydanda nutuk atıyorlar.

Şu anda karanlığın en koyusunu yaşıyoruz.

Kurtulmak istiyoruz ama ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı bilmiyoruz.

Yazar hakkında

Candan Yılmaz

Yorum bırak

8  ×    =  16

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.