Yer Kuruçeşme’deki Galatasaray Adası…
Takvimler, 21 Haziran 2014’ü gösteriyordu.
Dostlar, saat 20:26’dan 23:04’e kadar tam 2 saat 40 dakika süren bir zaman diliminde kendi aralarında çok önemli konuları görüştüler ve dağıldılar.
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in yurt dışından çok önemli konukları gelmişti.
ABD’den Pentagon-CIA Ajanı Mıchael Rubin,
İsrail’den Mossad Ajanı Dan Arbell,
İngiltere’den Sevr Anlaşması’nın metnini yazan Chatham House temsilcisi Heather Hurlburt,
Türkiye’den siber güvenlik konusunda faaliyette bulunan Ceo of ROQOS şirketinin yöneticisi Sezen Uysal,
CHP’nin ABD Temsilcisi Yurter Özcan,
Fetöcü avukat Rezan Epözdemir gibi tanınmış şahsiyetler, bir masanın etrafında toplanmışlardı.
Ev sahibi olarak Gürsel Tekin, masanın başına oturmuştu.
Dostlar arasında yapılan konuşmaları tercüme etme görevi de Yurter Özcan’a düşmüştü.
Eee… Ne de olsa Amerika’da yaşadığından dolayı İngilizceyi sular seller gibi konuşuyordu. Ayrıca bunca işin arasında CHP’yi Amerika’da kahramanca temsil ediyordu.
Yemeğin bir bölümünde aşağıda yer alan resmi, tarihe kayıt düşmek için çektirdiler.

Fetöcü Rezan Epözdemir’in gözaltına alınıp tutuklanmasından sonra Galatasaray Adası’nda çektirilen bu fotoğraf, kamuoyunun gündemine gelince tartışmalara neden oldu.
O zamanlar Galatasaray kulübü, Fetö’nün futbol sektöründeki merkez üssüydü. Kulübün futbolcuları toplu olarak Amerika’ya giderek Fetullah’ın ellerini öpüp onun hayır dualarını almaları basında her zaman haber oluyordu.
O yıllarda Fetö, Türkiye’de bir imparatorluktu.
Birçok iş adamı, sanatçı, bürokrat, politikacı, artist bilumum ne kadar tanınmış kişi varsa hepsi kapısında kul olmuşlardı.
Fetullah Gülen, Türkiye’nin iyilik meleğiydi.
Fetullah Gülen Türkiye’nin sağ duyusuydu.
Koskoca profesörler, yazarlar, konularında uzman olan kişiler Fetö toplantılarına, koştura koştura gidiyorlardı.
Herkesin doğru dediğine ‘yanlış’ demek için biraz aptal cesareti gerekliydi.
O günlerde Fetullah Gülen’in aleyhinde yazı yazmak için kişinin, mangal gibi bir yürek taşıması zorunluydu.
Devlet yetkililerinin, Ecevit’in, liboş solcuların Fetö güzellemeleri yaptıkları bir ortamda aykırı konuşanlara deli gözüyle bakılıyordu.
Rezan Epözdemir, polise verdiği ifadede kendisini yemeğe Gürsel Tekin’in çağırdığını söyledi.
Masanın çevresinde; ABD+İngiltere+İsrail +Fetö ve CHP toplanmıştı.
“CHP Genel Sekreterinin ünlü ajanlarla ne işi olabilir?” gibi bir soru sakın sormayın. Çünkü Türkiye’de siyaset mutfağında pişirilen yemeklerin tarifleri, bu tür masalarda yapılır ve vatandaşa yerli ve milli olarak yedirilir.
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in, Fetö ile Kılıçdaroğlu arasındaki bağlantıyı sağlayan kişi olduğu basında çok yazıldı, çizildi.
Üstte yer alan fotoğraf, CHP’nin 25 yıllık politikasının bir aynasıdır.
Bu fotoğraf bize, AKP’nin 25 yıldır neden hâlâ iktidarda olduğunu çok güzel anlatıyor.
CHP’de gerçek kararlar, bu tür yapılan toplantılarda alınıp uygulamaya konuluyor.
Kemal Kılıçdroğlu, “Laiklik tehlikededir diyemem. Türban sorununu ben çözdüm. Avrupa özerklik şartına konulan çekinceler kaldırılmalıdır.” gibi lafları, bu masalardan aldığı suflelerden sonra söylemişti.
Masada Gürsel Tekin’in sağında oturan Heather Hurlburt, Chatham House’u temsil ediyor.
Bence toplantının en ağır konuğu da odur.
Chatham House, İngiliz emperyalizminin en nitelikli kurumlarının başlarında yer alır.

Yazının başında Sevr Anlaşması’nın metnini kaleme alan kurumdur, demiştim.
Chatham House, yüz yıl öncesinin kararlığıyla yine dünyayı İngiltere’nin çıkarları doğrultusunda şekillendirmek için çalışmalar yürütüyor.
Türkiye’de siyaset alanında yükselebilmenin yolu, Chatham House’tan geçer.
Devletin zirvelerine tırmanmak isteyen bir politikacı, Chatham House’un salonunda ne yapmak istediğini, ülkedeki ve dünyadaki sorunları nasıl ele aldığını kurum yetkililerine anlatır. Kurum yetkilileri, yapılan bu konuşmaları bir yerlere kaydederler. Burada anlatılan şeylerin pratikte de bir karşılığı görüldüğünde görünmez bir el, o politikacıyı yukarılara doğru hızla taşır.
Doğal olarak, o politikacının Türkiye’nin çıkarlarını savunma gibi bir lüksü olması mümkün değildir.
Bu kurumun Türkiye’den de bir sponsoru vardır; Koç Holding.
Fenerbahçe kulübünün başkanı ve aynı zamanda Koç Hoding yöneticisi olan Ali Koç, Chatham House Mütevelli Heyeti üyesidir.
Bu kurumun yetkilisi ve Avrupa Parlamento Milletvekili Andrew Duff, 2005 Eylül’ünde şöyle konuşmuştu:
Türkiye, Avrupa’nın gerçek partneri olabilmek için klasik milliyetçi Kemalizm’le mücadele etmelidir. Devletin gücü azaltılmalıdır. Kemalizm reforme edilmeli ve bu eski liderin fotoğrafları kamu binalarının duvarlarından indirilmelidir. Türkiye, artık Kemalizm’de değişme gereğiyle yüzleşmeli. Sadece yasalar, anayasa değil Kemalizm kültürü ve felsefesi de değişmeli… Türkiye’nin merkeziyetçi yönetim yapısından adem-i merkeziyetçi yapıya geçmeye ihtiyacı var. Diyarbakır’da bölgesel otonomiye varacak şekilde merkeziyetçi yapının değişmesi iyi olur. Bu sadece Güneydoğu için değil, diğer bölgeler için de öneriyorum.
İşte size İngiliz aklı…
İşte size gidilecek yol…
Bu lafları; Türkiye’de dincilerin, Kürtçülerin, bazı sosyalistlerin, ikinci cumhuriyetçilerin, liboşların ağzından çok duyuyorduk. Demek ki bu adamlar, bu fikirleri İngilizlerden alıyorlarmış da bizim haberimiz olmuyormuş.
Solcuların, Atatürkçülerin taptığı Selahattin Demirtaş, Türkiye’nin 25 eyalete bölünmesini ısrarla istiyordu.
Akıl İngiliz’den, söylemek Selo’dan, inanmak da solculardan, Müslümanlardan, liboşlardan vs…
Bu ara İngiliz Planı, Türkiye’de tam gaz uygulanıyor.
Resmi binalardan Atatürk’ün fotoğraflarını indirmek ve onu tarihin tozlu sayfalarına gömmek, yasaları, Anayasayı değiştirerek federal bir devlete geçerek parçalamak için bütün partiler kolları sıvadılar.
Şimdi Apo’nun eteklerini öpmek için adaya gitme hazırlıkları yapıyorlar.
İngiltere’ye gidip Chatham House’a uğrayanların başında Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş gibi AKP’nin önde olan tüm yöneticileri yer alıyor.
Numan Kurtulmuş, şimdi Apo Komisyonu’na başkanlık ediyor.

AKPliler gider de CHPliler kusur kalır mı?
Onlar da Chatham House’da toplantı yapmak için kuyruğa girmişlerdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve daha niceleri…

Türkiye’de politikada yükselmenin yolu, Chatham House’dan geçer diye boşuna konuşmuyoruz.

Türkiye’deki politikacıların tek bir partisi vardır.
O da Chatham House partisidir.

Pratikte hepsi aynı şeyleri düşünürler ama aralarında bir fark varmış gibi numaradan kavga edip dururlar.
Gürsel Tekin, Kılıçdaroğlu, Özgür Özel, İmamoğlu, AKP arasında kanlı bıçaklı bir kavga vardır ama sonunda İngiliz Milletvekili Andrew Duff’un dedikleri olur.
Aman dostlarım, şu Galatasaray Adasında 2014 yılında çekilen fotoğrafa çok dikkatli bakın ve bi zahmet edip arama motoruna “Chatham House giden ve oradan ödül alan Türkler kimlerdir?” sorusunu sorunuz. Karşınıza çıkan yazıları okuyup, fotoğrafları gördükten sonra hâlâ ‘CHP, Atatürk’ün partisidir. CHP’nin başında yer alan adamlar yurtsever, Kemalist insanlardır.’ diyorsanız, ben de size iki elimi ağzımın kenarına koyarak kocaman bir “Yuuh!” çekerim.
Başka bir şey de demem, bilmiş olun!



