Genel

Kürtlere var da bize yok mi?

Kemal Kılıçdaroğlu, elektrik parası ödemeyenleri ödüllendiriyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son aylarda atağa geçti.

Yıllardır Saray’la uyumlu, pısırık muhalefete alışmış olan seçmenler Kılıçdaroğlu’ndaki hareketlenmeyi görünce şaşırdılar ve bu durumu “Cumhurbaşkanlığına oynuyor” diye yorumladılar.

Her ne kadar Kılıçdaroğlu, “Ben Cumhurbaşkanlığına adayım” demese de bu saptamayı kuvvetlendirecek davranışlar içine giriyor.

Kitle desteğini arttırmak, sempati hâlesini genişletmek için her tarafa gülücükler, öpücükler atıyor ve tüm bu işleri “helalleşme” paketi içinde gerçekleştiriyor.

Geçmişte Varlık Vergisi uygulamasından dolayı Yahudilerden, 6-7 Eylül Olayları yüzünden Rumlardan özür diledi.

Helallik istedi.

Şimdi de Kürtlerden helallik almak için Diyarbakır’a kadar gitti.

Diyarbakır’da konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Büyük sıkıntılar yaşadınız bunun da farkındayım ama bu ülkeye barışı, huzuru, kardeşliği mutlaka getireceğim. Bedeli ne olursa olsun bu memleketin huzura ihtiyacı var. Kucaklaşmaya ihtiyacı var ve en önemlisi helalleşmeye ihtiyacı var.” dedi.

Kılıçdaroğlu rozet takma töreninin ardından STK, Muhtarlar, Kanaat Önderleri Buluşması’na katıldı.

Ben, bu son cümledeki “Kanaat Önderleri” ifadesine takıldım.

Son zamanlarda Doğu’da, Güney Doğu’daki aşiret reislerinin adı değişti.

Kırk yıllık kâni, oldu yâni…

Şimdiki zamanda aşiret ağaları, Kanaat Önderi oldular.

Memleketteki sosyalistler bile öyle diyor.

Böyle olunca da bizim aşiret reislerimiz, çok çok çağdaş, medeni birer insan olup demokrasi denen orta oyununda rol kaptılar.

Aşiret reislerinin adı değişse de bu bölgelerde değişen bir şey yok!

Aynı 500 yıl önce olduğu gibi bugün de aşiret reisleri, ağalar, şıhlar, tarikatlar, meleler siyasete, ekonomiye egemen olarak varlıklarını sürdürüyorlar.

Konuyla ilgili haberleri incelediğimde, bizim Cumhurbaşkanı adayımızın gerçekte bu kesimlerle görüştüğü sonucunu çıkarıyorum.

Sözcü gazetesinden Evren Demirdaş’ın 10 Mart 2022 tarihli, “Kılıçdaroğlu:Bedeli ne olursa olsun bu ülkeye barışı, huzuru getireceğim” başlıklı haberine göre, “Önemli bir adım atıyoruz bunun farkındayım. CHP halkın partisi olma yolunda önemli adımlar atıyor. Rahmetli Ecevit, ‘Ne ezen ne ezilen insanca, hakça bir düzen’ diyordu. Aynısını yapacağız. Ne ezen olacak ne ezilen olacak. İnsanca, hakça bir düzeni yapacağız.” demiş.

Bu konuşma üzerine bir tespitte bulunayım.

Kürtler, Türkçe’deki fiilleri yerli yerinde kullanamıyorlar. Uyar mı uymaz mı diye bir kaygıya kapılmadan, kurulan cümlenin sonuna hemen yapma fiilini yapıştırıyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu da öyle yapmış.

“İnsanca, hakça bir düzeni yapacağız” denmez.

“İnsanca, hakça bir düzeni kuracağız.” denir.

Bu alıntıyla ilgili olarak söyleyeceğim ikinci nokta da; Ecevit ve hakça düzen söylemleri bana pek inandırıcı gelmiyor.

Çok yapay duruyor.

Aslında bu lafları eden kişinin kendisi de bu sözlere inanmıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, Ecevit’in insanca, hakça düzenini kurmaya kararlıysa önce CHP Genel Merkezi’ndeki Kemal Dervişçileri temizlemekle işe başlasın. CHP’nin ekonomi kurmaylarının tümü Derviş’le organik bağlantısı olan kişiler.

Zavallı Ecevit’in başını, Kemal Derviş’le birlikte olan bu ekip yemişti.

Kılıçdaroğlu öyle, “Hakça, makça” gibi laflar edip durmasın, yoksa kendisini Ecevit gibi bir gün hastanede buluverir. Kılıçdaroğlu’nun Rahşan gibi dirayetli, tuttuğunu koparan bir eşi de olmadığından dolayı hastane köşelerinde telef olur sonra.

Benden söylemesi…

Sözcü’nün haberi şöyle devam ediyor:

Şanlıurfa’ya gittim. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak aynı sorunlarla karşı karşıya olan illerimiz. Şanlıurfa’da bir konuşma yaptım. ‘Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını bize verin. Şanlıurfa’daki bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz’ dedim.

Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şırnak, Batman 6 ile güneş enerjisi yapacağız. Güneşe para veriyor musunuz? Vermiyorsunuz. Hesabını yaptım. Bu 6 ile çiftçiye elektriği bedava vermek ve artan elektriği de satmak kaydıyla 5 bin megavatlık bir yatırım yapmak mümkün. Yatırımın maliyeti 3 milyar dolar.

Kılıçdaroğlu 3 milyar dolarlık bir yatırımla bu yörenin çiftçisine bedava elektrik verecekmiş.

Günaydın!

Zaten bu yörenin çitçileri de şehirlisi de bedava elektrik kullanıyor.

Elektriğe para vermeden bedava yakıyor.

İşin ilginç olan yanı da bu duruma hiç kimse ses çıkarmıyor ya da çıkaramıyor.

Aşağıda yer alan haritada ülke genelinde kaçak elektrik kullanma oranları gösteriliyor.

Bu harita bize “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan Kürtlerin geneli, elektriğe para ödemiyor” diyor.

İki barajın bir yılda ürettiği elektriği Kürtler bir yılda tüketiyorlar.

Altı ilde yani Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak’ta 20 milyar kilowatt/saat enerji tüketiliyor ve bunun ortalama %70-75’i kaçak kullanılıyor.

Ülkedeki enerji sektörü özelleştirildi. Abonelere elektrik dağıtım işi özel sektöre verildi.

Güneydoğu’da DEDAŞ adlı bir şirket yetkili kılındı.

Özel sektör, bedavadan hiç kimseye bir şey vermez.

DEDAŞ, Kürtlerden alamadığı parayı nereden alıyor?

Bu bölgeden tahsil edilemeyen alacaklar, diğer illerdeki abonelerin sırtına yükleniyor.

Türkiye’deki tüm aboneler, Kayıp Kaçak Bedeli adı altında %10 – 12 daha fazla para ödeyerek bedavacıların(!) yaktıklarını da ödüyorlar.

Güneydoğu’da, Türkiye ortalamasından 6,5 kat daha fazla elektrik tüketiliyor.

Eh! Ne de olsa bedava…

İstediğin gibi tüket!

Nasıl olsa faturaları bir başkaları ödüyor.

DEDAŞ, özel bir şirket. Onun çıkarlarını savunma diye bir derdimiz yok!

Bizler bir olguyu, tartışılmayan bir tabuyu gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz.

DEDAŞ yetkilileri, adı anılan altı ilde tarımsal sulamada kullanılan kaçak elektrik miktarının 4 milyar kilovat saate ulaştığını, tarımsal sulamada kullanılan enerjinin %80’inin kayıt altına alınamadığı, kayıt altına alınarak faturalandırılan bedelin ise çiftçiler tarafından ödenmediğini söylüyorlar.

Konumuzla ilgili olarak bu bölgeden gelen haberler ise medyada çarpıtılarak veriliyor.

30 Haziran 2021 tarihli Cumhuriyet’in haberinde şöyle deniliyor:

DEDAŞ’ın susuz bıraktığı köylerde hastalıklar başladı. Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı Bedirhan beldesinde 15 köyün elektriğini DEDAŞ kesti. Yurttaşlar, temizlik ihtiyaçlarını karşılayamıyor, köylerdeki kanalizasyonlardan etrafa dayanılmaz bir koku yayılıyor, hastalıklar başladı, hayvanlar ise susuzluktan kıvranıyor.”

Verilen habere göre köylüler elektrik borçlarını ödemeyince elektrikler kesilmiş. Köye su sağlayan su pompası çalışmayınca da köy susuz kalmış. Elektrik idaresi evlere sayaç takamayınca- sayaç takmaya giden görevliler her gittiklerinde iyi bir dayak yiyorlar ve araçlar tahrip ediliyor- köye toplu olarak fatura kesmiş. O fatura da ödenmeyince elektrikler kesilmiş.

Sık sık Güney Doğu’da çiftçiler DEDAŞ’ı protesto edip, basın açıklaması yapıyorlar. Yapılan bu gösterilere partilerden yetkililer de katılıyorlar. Çiftçiler, elektrikleri keserek tarımı baltalayan, köylüyü ışıksız bırakarak perişan eden zalim DEDAŞ protesto ediliyor ve bu söyleme politikacılar da destek veriyorlar.

İstisnasız tüm partiler bu komediyi oynuyorlar.

Bedavadan yakılan elektrik konusuna ise hiç kimse girmiyor.

İnternette Kürtler.com isimli bir site var.

Kürtler Neden Kaçak Elektrik Kullanıyor?” başlıklı bir yazıyla bu konudaki tartışmalara onlar da katılmış.

Yazar, yazının başında “Kaçak elektriği kim kullanıyor?” sorusunu sorarak yazıya başlamış ve hemen yanıtını, “Kürtler, kaçak elektrik kullanıyor ifadesi yanlıştır. Zira kaçak elektrik kullanmanın kökenle ilgisi yoktur. Güneydoğuda Kaçak elektrik kullananlar evet bu bir gerçektir.” diyerek vermiş.

Yazarın son cümlesi düşük olmuş. Herhalde, “Güneydoğu’da kaçak elektrik kullananlar vardır ve bu gerçektir.” demek istiyor.

Yazarımız ikinci soruyu sorarak bizleri ters köşeye yatırıyor.

Kürtlerin kaçak elektrik kullanması gündemden düşmezken neden sanayi babalarının kullandığı kaçak elektrikler hiç gündeme gelmiyor acaba?” diyor.

İşlenen bir suçu, bir başkasının işlediği suç üzerinden açıklamak nasıl bir anlayıştır?

Yazarımız, “Evet, Kürtler çalıyor ama hırsızlığın büyüğünü patronlar yapıyor.” demeye getirerek İstanbul’daki işverenlerin işletmelerde yaptıkları suçları sıralıyor.

Bedavacı yazarımız, aşağıda yer alan Meteroloji Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı Türkiye’ye ait günlük güneşlenme süresini gösteren haritayı paylaşmış.

Haritada görüldüğü üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin büyük çoğunluğunu kapsayan yüksek oranda bir güneşlenme süresi vardır” diyor. Buradan hareket ederek kuraklığa karşı sulama ihtiyacının öne çıktığını söylüyor. Karadeniz Bölgesi’nde fındık, mısır yetiştirenlerin ürünlerini sulama ihtiyaçları olmadığı halde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kuraklık nedeniyle sulamaya ihtiyaç vardır tespitinde bulunuyor.

Çözüm olarak da elektrik fiyatlarının kuraklık ve iklim koşullarına göre alınmasını öneriyor.

Yazarımızın gözleri harita üzerinde yalnızca aşağı yukarı olmak üzere hareket ediyor.

Biraz sağa – sola hareket etseydi aynı kuraklık sorunlarının Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bilgeleri’nde de yaşandığını görecekti.

Konya, Mersin, İsparta, Uşak, Muğla, Antalya, Burdur, Karaman, Niğde gibi onlarca ildeki üretici elektriği bedava yakmıyor da Şırnak, Diyarbakır, Şanlıurfa gibi 6 il, neden bedava yakıyor?

Bu sorunun yanıtı yok!

“Kürtlerin yaktığı elektriğin parasını ödemek istemiyoruz!” diyenlere hemen “ırkçılık yapmayın!” diye karşılık veriliyor.

Başkalarının borcunu ödemeye karşı çıkmak ne zamandan beri ırkçılık oldu?

Kemal Kılıçdaroğlu, 6 ildeki bedava elektrik yakanlara bizim cebimizden 3 milyar dolar para harcayarak onlara güneş enerjili bedava elektrik verecekmiş.

Yapacağı bu işi bir de övüne övüne anlatıyor.

Hiç kimse, “Oradaki bedavacılara, neden bedava elektrik veriyorsun?” diye bir soruyu Kılıçdaroğlu’na sormuyor.

Herkes susuyor ve 3 maymunu oynuyor.

Her konuda Kılıçdaroğlu’nu yerden yere vuran AKP, MHP, bu konuya gelince onlar da susuyorlar.

Kılıçdaroğlu, para vermeyen bedavacı 6 il gibi, Burdur, İsparta, Mersin,Uşak, Karaman, Konya, Niğde gibi illerdeki çiftçilere de bedava elektrik verecek mi?

Doğal olarak vermeyecek.

Çünkü böyle bir anlayış kapitalizmin yasalarına aykırı bir durumdur. Günümüz koşullarında enerji her geçen gün daha da pahalılaşıyor. Türkiye’nin her yöresinde üreticiler enerji masraflarından kan ağlarken bedavacı altı ile, bedava elektrik vermeyi nasıl açıklamak gerekir?

Kürtleri bu ülkede ayrıcalıklı kılan şey nedir?

Yazar hakkında

Sumru Marmara

Yorum bırak

  ×  3  =  6

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.