Sol Parti’ye yakın BirGün gazetesinde gazeteci Öncü Durmuş’un kaleme aldığı “Ülkenin geleceğini birlikte inşa edelim” başlıklı bir yazı yayımlandı.
Verilen habere göre Sol Parti, “Geleceğe sahip çıkmak ve birleşik bir muhalefetin zeminlerini oluşturmak üzere” bir konferans düzenleme kararı almış ve bu amaç doğrultusunda da gazeteci arkadaşımız, Sol Parti Sözcüsü İsmail Hakkı Tombul ve Göksu Cengiz’le bir röportaj gerçekleştirmiş.
Sol Parti, düzenlenecek bu konferansta “Birlikte mücadele edecekleri yeni bir sürecin çağrısında” bulunacakmış.
Geleceğe sahip çıkmak için yapılacak bir mücadele çağrısı, yaşadığımız bu kakafonik ortamda bize çok iyi gelir umuduyla haberi merakla okudum.
Sözü Göksu Cengiz alarak, ülkenin içinde bulunduğu durumunu değerlendirirken AKP İktidarının ABD eliyle iktidara taşındığını çeyrek asır içinde siyasal İslamcı faşist bir rejim inşa ettiğini, Cumhuriyet’in ilerici birikimlerini ortadan kaldırdığını, “İslamcılık çatısı altında etnik ve mezhepsel kimliklere dayalı yeni bir kurgu üzerinden kalıcılaştırılmak istendiğini” belirtmiş.
İyi, güzel, doğru yorumlar…
AKP İktidarının eğitimden sağlığa, ekonomideki uygulamalara kadar yaptıklarını bir bir sıraladıktan sonra sözü İsmail Hakkı Tombul alarak o da yapacakları konferans hakkında bilgi verdikten sonra bir çağrıda bulunmuş.
Şöyle diyor Sol Parti Sözcüsü Tombul:
Kürt’ü Türk’ü,Alevi’si Sünni’si hep beraber bu rejimin karşısına dikilecek ve onu yenecek bir umut fotoğrafını görmek isteyen herkes konferansımızın sonundaki Memleket Buluşması’na bekleriz.
Hoppala!
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Bu ne tutarsızlık!
Bu ne sersemlik!
Az önce Parti Meclis üyesi Göksu Cengiz, AKP İktidarının “İslamcılık çatısı altında etnik ve mezhepsel kimliklere dayalı yeni bir kurgu üzerinden” yeni bir rejim inşa ettiğini söylememiş miydi?
Evet söylemişti.
Sol Parti Sözcüsü, yaptığı bu çağrıdaki dille, AKP’nin inşa ettiği “etnik ve mezhepsel kimliklere dayalı yeni rejimin değirmenine su taşıyor.
Böyle bir davranışı sersemlik diye tanımlarken haklı değil miyiz a dostlar!
Emperyalizmin ve siyonizmin Türkiye toprakları üstünde etnik ve mezhep temelinde küçük federal devletler kurma niyetinde ve girişiminde olduğunu belirtmek için kâhin olmaya gerek yok!
Son yıllarda yaşadıklarımız ve komisyon tiyatrosu bunun birer kanıtıdır.
AKP İktidarının ve emperyalizmle bağlantılı olan tüm çevrelerin toplumu etnik ve mezhep temelinde bölme gayretinde olduğu herkesin malumudur.
Sol Parti’nin ise bu tür konulardaki aklı, oldukça karışıktır.
Daha önceki yıllar içinde benimsediği mikro milliyetçiliği kutsama, mezhepçilikten olumlu sonuçlar çıkarma anlayışıyla yaşadığımız gerçekler taban tabana zıttır ve bu yüzden Sol Parti’nin söyleminde doğrularla yanlışlar yan yana durmaktadır.
Parti yetkililerinden biri AKP’nin etnik ve mezhepsel kimlikler üstünden yeni bir rejim inşa etmesinden yakınırken bir diğeri ise Kürtlere, Türklere, Alevilere, Sünnilere konferansa katılmaları için çağrıda bulunuyor.
Bunun adı, ne yaptığını bilememezliktir.
Bu dil, bir sosyalistin dili değildir.
Böyle konuşmak ancak AKP Sözcülerine yakışan bir davranıştır.
Parti Sözcüsü İsmail Hakkı Tombul’a sorsanız, kendisini sosyalist olarak tanımlar.
Emperyalist, siyonist tezlerle aklı iyice karışık olan bizim sosyalistimiz, Türkiye’ye baktığında Kürtlerden, Türklerden, Alevilerden, Sünnilerden başka bir şey görmüyor ve bu yüzden içinde yaşadığımız toplumu, ‘Etnik kimlikler ve mezheplerden ibaret’ olarak görüyor.
Türkiye’deki sosyalistlerin; işçi sınıfını, sınıflar mücadelesini, devrimi unutmalarının üstünden çok yıl geçti.
Köprülerin altından çok sular aktı ve zamane sosyalistleri şimdi emperyalizmin siyasal tezlerini açıkça savunur hale geldiler.
Düşmanın kavramlarıyla düşünüp hareket edersen böyle saçmalayıp durursun!
İşte bu kafa karışıklığı ile bozuk saatin günde iki kez doğru zamanı gösterdiği gibi iki kez doğru söz söylerlerse çoğu kez yanlış laflar ediyorlar.
BirGün’de verilen bu haber, etnik milliyetçiliğin girdabında debelenen zavallı solun bir resmidir.
Mahir Çayan, mezarından doğrulup yoldaşlarının yaptıkları bu sersemlikleri görseydi, öfkesinden bıyıklarını son teline kadar yolardı herhalde.



