Obama döneminin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın, yeni parti kurma çalışmaları yürüten Ahmet Davutoğlu’na gönderdiği mektup bir şekilde elimize geçti. Siyasetin yeniden şekillendiği bu günlerde, önemli saptamaların olduğu bu mektubu noktasına bile dokunmadan, olduğu gibi yayımlıyoruz. Mektubu, siyasi uzmanlara, analistlere, adını söyleyemeyeceğimiz değişik çevrelere incelettik. Şişli’deki yeminli tercüme bürosuna tercüme ettirdikten sonra mektubun gerçek olduğunu saptayıp, noterde onaylattıktan sonra sizlere sunuyoruz. Takdir ve değerlendirme sizindir…
Sayın Davutoğlu:
Benim, Dışişleri Bakanlığından istifa etmem ve sizin de Başbakanlık görevinden ayrılmak zorunda kalmanızdan sonra bir türlü görüşemedik. Buluşup görüşemesek de kalplerimiz, hür dünyanın başarısı ve demokrasi cephesinin zaferine olan inancımızla atıyor. Ben Amerika’da, siz Türkiye’de, aynı davaya inanan insanlar olarak büyük bir görevi yerine getiriyoruz.
Sayın Davutoğlu, affınıza sığınarak, samimiyetimize güvenerek size eskiden olduğu gibi yine “Davu” demek istiyorum. Şu satırları yazarken aklıma geldi. Kızınız, Sefure nasıllar…İkinci torununuzun doğduğunu beraber olduğumuz Abu Dabi’de öğrenmiştiniz ve çok sevinmiştiniz. Ben size “çak” demiştim,siz de çakmıştınız. Çaktığımız fotoğraf, yayımlanınca olay olmuştu. Dünyada, özellikle Türkiye’de birçok kişi fotoğrafa bakıp hasetten çatlamıştı. Bilirsin, ben herkesle “çak” yapmam! Sizin gibi aklını ve yüreğini uluslararası demokrasinin zaferine odaklamış kahramanlarla yaparım. Adınız bana, Mukaddes Kitaptaki Davut’un üç metrelik düşman Golyat’ı yenmesini hatırlatıyor. Bugünün dünyasında Golyat, uluslararası terörizm ve ABD, İsrail düşmanlarıdır. Uluslararası terörizme karşı verdiğimiz amansız mücadele bize dostlar kazandırdığı gibi düşmanlar edinmemize yol açıyor. Düşmanlarımıza inat, mücadelemizin her daim süreceğini izninizle belirtmek istiyorum.
Yukarıda belirtiğim gibi, hatılarsınız terörist ,zalim diktatör Kaddafi’nin yıkılması için 100 milyon dolar parayı isyancı aşiretlere vererek ne büyük bir demokrat olduğunuzu tüm dünyaya göstermiştiniz. Hele Suriye’nin bu hale gelmesinde payınız çok büyük. Gerçi, Esat’ı deviremesek’de, IŞİD’e karşı mücadelenin baş aktörü YPG’nin oluşmasındaki payınızı hiç kimse, tartışma konusu yapamaz. Ayrıca Türkiye’nin yeni baştan dizayn edilmesinde bizimle birlikte çalışmada gösterdiğiniz üstün başarı ve cesaret, ABD’de takdirle karşılandı. Bu söylediklerim iltifattan çok bir gerçeğin ifadesidir. Biz, birlikte olduğumuz dostlarımızın değerini de biliriz gerektiğinde takdir etmeyi de biliriz. Bizim dışımızda takdir edenler de var. Hatırlarsın, Time Dergisi 2012 yılında size ve Ali Babacan’a, ‘ dünyada etkili, güçlü 100 isim’ listesinde yer vermişti. Dünya, “Davu”yu ve Babacan’ı her zaman takdir ediyor. Hayat bize arada bir hoş sürprizler de yapıyor. Bizim ekipten arkadaşların söylediğine göre parti kuruyormuşsun, hayırlı olsun! Babacan da parti kuruyormuş. Birlikte kursaydınız daha iyi olurdu. Aynı partide olamasanız da aynı programa ve hedeflere sahip olduğunuzdan farketmez. Türkiye’de farklı programlara sahip olan partiler bile bizimle çalışmaktan büyük bir zevk alıp, Batılı değerlere çok iyi hizmet ediyorlar.
Davucuğum, bu ara işlerin çok yoğundur sanırım. Kurduğun parti, Amerika’ya ve Türkiye’ye hayırlı olsun! Tüm kalbimle sizin yanınızda olduğumu bilmenizi isterim. Partinizi kurduğunuzda ilerki bir tarihte buluşup hasretlik gideririz. Hani hatırlar mısın bilmem? İstanbul’da tarihi bir mekânda Bosfor’a karşı oturup bir güzel sohbet etmiştik. Fotoğrafları da New York Times’ten bir muhabirimiz çekmişti. Arada sırada fotoğrafları çıkarır bakar bakar duygulanırım. Bill Clinton; “ Yine Türkiye hatıraların depreşti galiba?” diye soru sorarak takılır. Davucuğum, partini kurup rayına bir güzel oturttuktan sonra ister New York’’ta ister Konstantinapolis’te olsun buluşur hasretlik giderip dosta, düşmana inat “Çak!” yaparız. Mektubuma burada son verirken, eşiniz Sare’ye ve Sefure’ye selamlarımı sunarım.
ABD Eski Dışişleri Başkanı Hillary Clinton.
