Genel

Yanlışlık Nerede?

Kadın ve Aile İlmihali kitabına bir de bu yandan bakalım.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Ana Bilim Dalı’nda öğretim görevlisi olan Dilaver Selvi, “Kadın ve Aile İlmihali” isimli bir kitap yazdı.

Yazılan bu kitap, Menzil Cemaati’ne bağlı Semerkand Yayınları tarafından basıldı.

Bu kitaptan sol taraf, sozcu.com.tr’nin haberiyle bilgi sahibi oldu.

Yavuz Alatan’ın haberini, “Üniversite hocasından skandal kitap” başlığıyla vermiş ve skandal olan görüşleri bir bir sıralamış. Kitapta yer alan görüşler daha kolay anlaşılsın diye aşağıda maddeler halinde sıraladım. Şöyle diyor Dilaver Hoca:

  • Buluğ çağına gelmeyen çocukların nikahı, velilerinin izni ve bizzat nikahta bulunmaları ile geçerli olur.
  • Evlenecek erkek ve kadının buluğ çağına ulaşmış olması gerekir.
  • Erkek ikinci evliliğini yapıyorsa, birinci hanımı bunu anlayışla karşılayıp Allah rızası için erkeğe yardımcı olmalı ve karşı gelmemelidir.
  • Tek evliliği kanunlaştıran ülkelerde erkekler fiilen tek kadınla yetinmeyip yasak ve gizli ilişkiler kurmakta, bu da aile, toplum ve şahsın ahlakı üzerinde büyük yıkımlara neden olmaktadır.
  • Kadının ‘Kendimi sana nikahladım’ demesine karşılık erkeğin ‘Kabul ettim’ demesi nikah için yeterlidir.
  • Bazen tokat, cehenneme doğru gideni cennete çevirebilir.

Dilaver Hoca kadına atılacak tokadın adını da “Şefkat tokadı” olarak koymuş. Bizim kurnaz Hoca, şiddet eylemini şefkatle birleştirerek akıl devrelerimizi zorlamış.

Şefkat sözcüğü; koruyarak sevmeyi,merhameti, yardım etme duygusunu içinde barındırır. Biz kadınları tokatlayarak mı içimizdeki sevgiyi, merhamet duygusunu göstereceğiz?

Şefkatimizi göstermenin başka bir yolu yok mudur?

Ben ilahiyatçı değilim ama Dilaver Selvi’den daha iyi biliyorum Kur’an’ı.

Nisa suresinin 34. ayetinde şöyle deniliyor:

…Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.

Dilaver Hoca, Kur’an’daki “dövün” emrini hokus pokus yaparak “şefkat tokatı”na dönüştürüveriyor.

Allah’ın , Kur’an ayetlerini değiştirenleri, inkar edenleri ne ile cezalandırdığını Dilaver Hoca’nın engin dini bilgisine bırakarak başka bir noktanın altını çizmek istiyorum.

Dilaver Hoca, dövmekle tokat arasında bir bağ kurarak dövme fiilini biraz yumuşatmış. Başka Hocalar ise açıkça bu dövme işini inkar ederek dövmenin ayette bizim anladığımız manaya gelmediğini iddia ediyorlar.

Anlaşılan, Allah’tan korkmayan hocalar, feministlerden, kadınların tepkisinden korkuyorlar.

Ne denir böyle Müslümanlığa?

Yaşar Nuri Hoca yaşasaydı ona sorardık.

Şimdi kime soralım?

Gördüğüm kadarıyla; Gazete Duvar, Kısa Dalga, Sol Haber, T24, Birgün, Gazete Pencere, Onedio, Gerçek Gündem, Yeniçağ, OdaTV, gibi haber siteleri kitapta yazılanları hiçbir yorum yapmadan haberleştirmişler.

9 Ekim 2023 tarihli Sözcü gazetesi de 1. sayfasında habere yer vererek şöyle diyor:

İlahiyatçı profesör şöyle yazdı:

1 Erkeğin 4 eşi olabilir.

Çocuklar buluğ çağda evlenebilir

Kadınlara şefkat tokadı atılabilir.

Bu nasıl din adamı?

Biz de Sözcü gazetesinin sorduğu soruyu yanıtlayalım.

Bu adam dediğiniz Dilaver Selvi, Müslüman bir din adamıdır ve yukarıda Sözcü’nün dile getirdiği maddelerin tümü (Şefkat tokadı hariç) Müslümanlıkla uyumludur.

Yukarıda, Dilaver Hoca çocukların evlenmesiyle ilgili olarak, “Buluğ çağına gelmemiş çocukların nikahı, velilerinin izni ve bizzat nikahta bulunmalarıyla geçerli olur.” diyordu.

Yapılacak nikahta tarafların bir yaş sınırlaması var mı?

Yok!

Bu cümle size neyi hatırlatıyor?

İsmailağa Cemaati’nde 6 yaşındaki kız çocuğunun istismarını hatırlatmıyor mu?

İslamiyette evlenecek kızla yapılacak nikahta bir yaş sınırlaması yoktur. Sınırlama gerdeğe girmede vardır. Evli erkek, evlendiği çocukla ancak buluğ çağına girdiğinde birlikte olabilir.

Savunulan bu düşünceler, bugün yürürlükte olan hukukla çelişiyor.

Bu yüzden dinciler buradan hareket ederek, Türk Medeni Kanunu’nun tümüyle ortadan kaldırılmasını savunuyorlar.

Solcularımız ve Atatürkçülerimiz, yukarıda yer alan görüşleri – dinle bir bağlantı kurmadan – “sapıklık” olarak nitelendirerek mücadele ettiğini öne sürüyorlar.

Bizim bazı solcularımız, Türk Medeni Kanunu’nu Türkiye’ye kazandıran Atatürk’e küfür ederek laiklik mücadelesi verdiklerini iddia ediyorlar. Solcu feministlerin yayın organlarında Atatürk’le ilgili tek bir olumlu cümle göremezsiniz. Kadını; cehaletten, karanlıktan, erkeğin çok olan eşlerinden biri olmaktan kurtaran öndere karşı vefasızlık ancak düşmanlıkla açıklanabilir. Materyalizmi içselleştiremeyen bir solculuk, ancak dinin kendisine değil de onun sonuçlarına karşı çıkmayı devrimcilik sanarak ömür tüketir.

Yazar hakkında

Orhan Cömert

Yorum bırak

7  +  2  =  

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.