Sanat

“Gavur Mahallesi” Sergisi – Bölüm 1

İzmir’in işgal edilmesi olayından bugün de alınacak dersler vardır.

Osmanlı Devleti’nin İstanbul’dan sonra en önemli liman kenti İzmir’di. Ege Bölgesi çevresinden toplanan tütün, incir, üzüm,yün, deri,halı gibi ürünler, levantenler eliyle Avrupa’ya gönderilirken Batılı ülkelerden alınan işlenmiş ürünler İzmir limanına getirilip, oradan da Anadolu’ya dağıtılıyordu.

Ticari ve kültür hayatı hareketli olan kentin, ayrıcalıklı kesimini azınlıklar oluşturuyordu.

1917 yılında yapılmış bir Osmanlı sayımına göre İzmir’in nüfusu 238. 179’dur. Bunların 111.486’sı Müslüman, 87. 497’si Rum, 24. 403’ Yahudi, 12. 857’si Ermeni ve 1936’sı da Katolik ve Protestandır.

İşgal dönemindeki Yunan tarafına göre, İzmir’in nüfusu 416. 494 tür. Bunun 243. 879’u Rum, 96. 250’si Türk ve geri kalan 76. 365 kişi Yahudi, Ermeni ve diğer topluluklardan meydana gelmektedirler.

İzmir, Yunan ordusu tarafından 15 Mayıs 1919 günü işgal edildi.

Bu olayın görgü tanıklarından biri de İtalyan gazeteci Ernosto Vassalo ,(1875- 1940)’dur.

İzmir’in işgal edilmesiyle ilgili izlenimlerini ve düşüncelerini IL Tempo gazetesinde 7 ve 9 Haziran 1919 tarihlerinde iki gün yayımlanmıştır.

O günlere ilişkin olarak bir yabancı gözün tanıklığıyla işgalin nasıl gerçekleştiği önemlidir. Çünkü bizlerden birilerinin olaya ilişkin söyledikleri, sürekli olarak abartılı ve milliyetçi bir bakışın ürünü olarak nitelendirilip değersizleştiriliyor.

9 Eylül Üniversitesi’ne bağlı olarak yayımlanan Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi’nin “İzmir” özel sayısı için Mevlüt Çelebi’nin Yazdığı, “Bir İtalyan Gazetecinin Kaleminden İzmir’in İşgali” yazısını esas aldım.

Makale, bu güne de ışık tutan bilgileri içinde barındırması açısından çok önemlidir.

İşgal Döneminde Uluslararası Siyasi Koşullar Nasıldı?

Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmıştı. Anlaşmadan sonra yapılan Paris Barış Konferansı’nda Yunanistan ile İtalya arasında İzmir ve çevresine sahip çıkma konusunda büyük bir rekabet yaşanmıştı. Trablusgarp Savaşı devam ederken İtalyanlar, Rodos ve 12 Ada’yı işgal ederek Osmanlı ile sınırdaş olmuşlardı. Yunanistan ise İngilizlerin kışkırtması ile önce İzmir’i sonra Ege Bölgesi ve İstanbul alarak “Büyük Yunanistan” idealini gerçekleştirmek istiyorlardı.

Mütarekeden sonra İzmirli Rumlar, Müttefikler adına 6 Kasım 1918 günü İzmir’e gelen İngiliz komutanı Binbaşı Dickson’ı, gövde gösterisine dönüşen törenlerle karşıladılar. Rumlar azınlık değil, çoğunluk olduklarını göstermek için, binlerce bayrak hazırlayıp bunları sağa sola astılar, üzerinde Yunan bayrağı ya da Venizelos resmi bulunan kartlar, rozetler bastırıp dağıttılar. O gün İzmir’de 12 bin İtalyan bayrağı ve bunun iki katı kadar da Yunan bayrağı asılmıştı.

Alttaki fotoğrafta Rumlar, İzmir limanına demirleyen Müttefik donanmasına ait gemileri meraklı gözlerle seyrediyorlar.

İzmir’in Yunanistan’a verilmesini İngilizler ve Fransızlar istiyordu. İtalya’ya verilmesine soğuk bakıyorlardı. Çünkü Yunanistan’a göre daha güçlü bir devlet olan İtalya’nın Anadolu’dan çıkarılması daha zor olacaktı. ABD ise İtalya ve Yunanistan arasında bir tercihte bulunmadı.

Paris Konferansı’nda alınan karar doğrultusunda 13 Mayıs 1919 günü İtilaf Devletleri donanmalarına mensup gemilerin İzmir limanına gelmesinden sonra Amiral Calthorpe’nin başkanlığında Fransız, ABD, İtalya, Yunan filolarının komutanları toplanıp İzmir’in nasıl işgal edileceğini görüştüler. Toplantı sonunda 15 Mayıs sabahı erken saatte Yunanların İzmir’e çıkarılması kararlaştırıldı. Bu alınan karar Osmanlı yöneticilerine iletildi.

İzmir’in İşgal Edilmesi

İtalyan gazeteci Vassalo, işgal gününü şöyle anlatıyor:

İzmir şehri, 15 Mayıs sabahı her zamanki gibi sakin uyandı; fakat az sonra Rum halkı, alışılmadık bir şekilde, yaşanacak olayların habercisi gibi görünen çok sayıda Yunan, İngiliz, Fransız ve Amerikan bayrağı astılar.

Geniş kıyıda İngiliz, Amerikan, Fransız ve Yunan savaş gemisi göze çarpıyordu. Bizim, Magliano kumandasındaki Duilo vardı. Diğer milletlerin de, bir amiralin idaresinde büyük ve küçük gemileri vardı. Bütün Müttefik donanması, Paris Konferansı’nca verilen karar gereğince, İngiliz amirali Calthorpe tarafından kumanda ediliyordu.

Saat yediye doğru Müslümanlardan oluşan bir komisyon, Yunan birliklerinin İzmir’e çıkartma yapacaklarının doğru olup olmadığını sormak içi Vali İzzet Paşa’nın huzurunda bulunuyordu. Vali, önceki akşam İngiliz amirali tarafından bilgilendirilmesine rağmen, Türkleri sakinleştirmek için bu haberi yalanladı.

Yunan Birlikleri Karaya Çıkıyor

Saat sekizde ilk Yunan gemisi, İngiliz ve Yunan savaş gemilerinin refakatinde konvoy halinde körfeze girdiler. İskele boyunca büyük bir Rum kalabalık birikmişti. Türkler merakla bekliyorlardı. Kalabalığın içerisinde, delici bakışlarıyla Rum Metropoliti ve Rum cemaatinin önde gelenleri yer alıyorlardı. Gemiler, 1868-1880 arasında bir Fransız şirketi tarafından inşa edilen ve hemen hemen bütün İtalyan işçilerinin oturduğu Alsancak semtinden, Valiliğin ve Türk kışlasının bulunduğu Konak Meydanına kadar uzanan 4 kilometre uzunluğundaki kordonun üç yerine demirlediler.

Birinci tümene bağlı alayın sancağını taşıyan ilk Yunana askerinin karaya ayak bastığı an, hazır bulunan Rum kalabalık için büyük bir duygu anıydı. Sonraki yüzlerce asker, sancaktarın arkasına dizildiler. Metropolit, onları karşılamak için kutsal haçı hareket ettirdi. Dalgalanan kalabalığın tezahüratları yankılandı; askerlerin üzerine bolca çiçekler serpildi. Bunlardan bir kısmı doğaçlama dans ederken çok uzakta karaya çıkan diğerleri, Kramer Hotel’in önünde toplanıyorlardı. Sabah karaya yaklaşık 7500 Yunan askeri çıktı. Ne o gün ne de sonraki günler hiçbir Müttefik askeri karaya çıkmadı. Sadece Yunan denizcileri devriye geziyorlar.

Saat 10.20’de askerler, müzik ve başlarında bayraktarları ve coşkulu kalabalık Rum halkın eşliğinde kordon boyunca yürüyüşe geçtiler.

Yürüyüş korteji Türk mahallesine ulaştığında bir silah sesi duyulur ve sonra diğerleri onu takip eder. Birbiri ardınca gelen silah seslerinin ardından yürüyüş kortejinde bir panik olur. Kitle geri dönerek kaçışırlar ve bu arada evlere asılan Yunan bayraklarının indirildiği görülür. İlk şaşkınlığı atlatan Yunan birlikleri Türk kışlasına ve şüphelendikleri evlere doğru ateş ederler.

Silahlar sustuktan sora olanları İtalyan gazeteci şöyle anlatıyor.

Ateş sona erer ermez, büyük çaplı bir Türk tutuklaması başladı. Tutuklananlar büyük ölçüde gruplar halinde elleri başlarında, ilk ateşte yaralanıp hastaneye kaldırılan valilikten veya kışladan çıkıyorlardı. Tükürüklerle ve hakaretlerle sivri uçlu metal parçalarla veya dipçik ve kabzalarla karşılandılar. Süngülü askerlerin ortasında kaldılar. Gözaltı için hiçbir hazırlığın olmadığı Yunan gemilerine yönlendirildiler. Sık sık, üç defa ‘Zito Venizelos!’ diye bağırmak zorunda kaldılar. Korkmuş ve ürkmüş yaşlıların, kadınların ve Türk askerlerinin sesleri duyulabiliyordu: ‘Zito Venizelos!’ Sokakta esirlere yapılan işkence arttı. Rum kalabalık onlara gülüyordu. Esirler, yara bere içinde her taraflarından kan damlayarak zar zor yürüyorlar ve merhamet diliyorlardı. Yunan askerlerin arasında kıyıda yürüyen esirlerin üzerine bazı Rum evlerinin pencerelerinden tabancayla ateş ediliyordu. Asker kıyafeti giyinmiş pek çok yerli Rum, Türklere katliam yapmak için heyecan içindeydiler. Fes, öldürülme vesilesi olmuştu. Eğer Türkler çalışırken ya da teknelere kaçarken fark edilirse ateşlere hedef oluyordu. Kordon boyunca yere düşmüş- vurulmuş ya da sadece yaralı- olanların kıymetli eşyaları alınarak denize atıldılar. Ana caddede bir Rum’un, iki Yunan askerinin arasında bileklerinden kelepçeyle tutuklu bir Türk’e yaklaşıp kafasına arkadan ateş ettiğini bir müttefik subayı gördü. Rum gençleri eğleniyorlardı.

Yunan askerlerinin ve yerli Rum ahalinin zulüm ve işkencelerini gazeteci Vassalo anlatmaya devam ediyor. İtalyan gazeteciye göre 15 Mayıs gecesi: 300 Türk, 100 Rum ve 2 Yunan askeri ölmüştü. Türk kaynaklarına göre ise İzmir ve çevre köylerde toplam olarak 2 binden fazla insan Rumlar tarafından katledilmişti.

Rumlar, çıkarma günü ve gecesi Türklere ait mağaza ve dükkanları yağmaladılar Evlere girilerek her türlü işkenceler yapıldı. Bu arada 20 kadar İtalyan mağazası ve İngiliz, Fransız mağazası da yağmalandı. Rumlar, yanlışlık olmasın diye kendi dükkan ve mağazalarına Yunan bayrakları asmışlardı. Olayların ardından sıkıyönetim ilan edilir ve yağma, cinayet suçundan dolayı bir Yunan askeri ve yerli bir Rum Ölüm cezasına çarptırıldı. Aynı gece infaz edildiler.

Alttaki fotoğraf, hükümet konağını gösteriyor. İşgal eden güçler balkona bayraklarını da asmışlar. Fotoğrafta Amerikan İngiliz ve Yunan bayrakları görülüyor. İşgalciler balkonun altında toplanan Rumlara hitap ediyorlar. Aynı balkon, dört yıl sonra Türk kuvvetlerinin göndere bayrak çekmesine tanık olacaktı.

Ha! Sahi, İzmir’in işgalini konu alan ve bir dönem çok izlenen “Vatanım Sensin” dizisinde bu tür sahneleri neden hiç göremedik?

İtalyan gazeteci Vassalo’nun İzmir’in işgali ile ilgili yazdıkları, bizim tarihçilerimizin anlattıklarıyla da örtüşmektedir. İzmir’in Yunanlar tarafından işgali bir anlamda Kurtuluş Savaşı’mızın da başlangıcı sayılır. İşgalden dört gün sonra Mustafa Kemal Anadolu’ya geçmek için Samsun’a gider. İzmir’in işgali direnişin de başlangıcıdır. Yunanistan, İzmir’i kendi topraklarına katmak ve kendi toprağı yapmak için Anadolu’ya çıkmıştır. Yüzyıllarca Osmanlı yönetiminde yaşayıp padişahlarca kayırılan Rumların Türk nefreti üzerinde durup düşünülmelidir. Bu kısacık yazıda görüldüğü gibi Rumların, uygun koşulları yakaladıklarında neleri yapabildikleri aklımızın bir köşesinde yer etmelidir.

Yazımızın bu birinci bölümünde yaklaşık yüz yıl önce yaşanılanları hatırlamak ve belleğimizin tozunu almak için o günlerde yaşanılanları dile getirdim.

İzmir bugün yine aynı İzmir…

Daha büyüdü, daha kalabalıklaştı.

Arada sırada basında İzmir’in, “gavurluğu” polemik konusu oluyor.

Yazının ikinci bölümünde ise, “Gavur İzmir’de” açılan “Gavur Mahallesi” sergisi ile ilgili düşüncelerimi açıklayacağım.

Yazar hakkında

Ferit Gültekin

Yorum bırak

  ×  6  =  36

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.